Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17844
Karar No: 2017/3850
Karar Tarihi: 27.03.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/17844 Esas 2017/3850 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2015/17844 E.  ,  2017/3850 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, taşınmazlardaki paylarını davalı ..."dan 26/09/1994 tarihli, davalı ..."den 17/09/1999 tarihli sözleşme ile bedellerini ödeyerek satın aldığını, açılan dava sonunda taşınmazların davalılar adına hükmen tescil edildiğini, ödediği bedelin ise kendisine iade edilmediğini, denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerektiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere, 1.200.00.-TL nin faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 12/03/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile de talep sonucunu davalı ... yönünden 24.984.48.-TL, ye, davalı ... yönünden 10.107.41.-TL ye yükseltmiş, ıslah tarihinden itibaren faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar, davacının yerleri bugüne dek kullandığını ,sözleşmelerde ödendiği yazılı bedelleri de ödemediğini belirterek, davanın reddini istemişlerdir. Birleşen dava dilekçesinde ise, asıl davanın davalıları olan davacılar, taşınmazın kullanılması nedeni ile ecrimisil ödenmesini talep etmişler, bağlantı nedeni ile davalar birleştirilerek yargılamaya devam edilmiştir.
    Mahkemece, asıl davanın kabulüne; birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı ve davalıların arasında yapılan tapuya kayıtlı taşınmazların satışına ilişkin 26/09/1994 ve 17/09/1999 tarihli yazılı sözleşmeler, resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (TMK. md 706, TBK. md 237, Tapu Kanunu md 26 ve Noterlik Kanunu md 60). O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda, taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler.

    Hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın haksız iktisap kurallarına göre, çözümlenip tasfiye edilebilmesi için, öncelikle haksız iktisabın kapsamını tespitteki ilke ve esasların açıklanmasında yarar görülmüştür.
    Geçerli bir sebebe dayanmaksızın, bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin, elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
    Bilindiği gibi, ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri (alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Bugüne kadar uygulanan kurallara göre; geçersiz sözleşme gereğince alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına neden olmuş, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılmıştır. Hukuk kuralları, gerçek hayata uygun olduğu, toplumun adalet ihtiyacına cevap verebildiği sürece hayatiyetini devam ettirip saygınlık sağlar ve hukuk kuralı olma özelliğini korur. O nedenle, hukuk kuralları, görevli organlarca değiştirilinceye bu konuda yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar zedelenmeden gerçek hayata uygun olarak yorumlanıp uygulanmalıdırlar. Bu görevin ise yargıya ait olduğunda duraksamaya yer yoktur.
    Hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusunda haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır. Ancak, burada denkleştirme yapılırken, bir konuya daha dikkat edilmelidir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihin iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira, geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı, zararının artmasına kendisi sebep olacağından, bu artan zararını iade borçlusundan isteyememelidir.
    Somut olayda; davaya konu taşınmazların davalıların adına hükmen tesciline ilişkin verilen karar 14/06/2013 tarihinde kesinleşmiştir. Diğer bir anlatım ile, edimin ifası bu tarihte imkansız hale gelmiştir. Davacının alacağının da bu tarihe göre belirlenmesi gerekir. Ödenen miktar, ödendiği tarihten edimin ifasının imkansız hale geldiği tarihteki değerine ulaştırılmalıdır.
    Mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda sözleşme tarihinde ödenen bedeller 14/06/2013 tarihine göre uyarlanması gerekirken dava tarihine ( 22/11/2013 ) göre uyarlanmıştır.
    Mahkemece, denkleştirici adalet ilkesi gereğince geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen paranın ödendiği tarihten, ifanın imkansızlaştığı 14/06/2013 tarihe kadar ulaşacağı alım gücünün değerinin bilirkişiye yerleşik Yargıtay İçtihatlarına uygun ve denetime elverişli ek rapor hazırlatılarak hesaplatılması ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi