3. Hukuk Dairesi 2017/1914 E. , 2017/3897 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı şirketin Karayolları Genel Müdürlüğü"nden ihale ile üstlendiği Sinop- Samsun karayolu üzerindeki kaldırım yapım işinin malzeme ve iş makinesi ihtiyacını davacı belediyeden sağladığını, kullanılan malzeme ve iş makinesi bedeline ilişkin ödeme yapılmaması üzerine başlatılan icra takibine, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ispat yükünün davalıda bulunduğu, taraflar arasında malzeme ve iş makinası temini konusunda anlaşmanın söz konusu olduğu, davacı tarafından iş makinalarının ve hizmetlerinin Meclis kararında belirtilen tarife üzerinden davalıya kiralandığı, davalının ise borçlu olmadığını ispat edemediği kanaati ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının icra-inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazına gelince;
Icra ve İflas Kanunu" nun 67.maddesinin 2. fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra-inkar tazminatı verilemeyeceği halde, hüküm kısmının 2. bendinde " Davalı borçlu itirazında haksız bulunduğundan asıl alacak miktarı olan 13.192,50 TL % 40"ına tekabül eden 5.276,80 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine " karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün 2. bendinde yer alan " Davalı borçlu itirazında haksız bulunduğundan asıl alacak miktarı olan 13.192,50 TL % 40"ına tekabül eden 5.276,80 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine" söz ve rakamlarının hükümden tamamen çıkartılmasına, bunun yerine " şartlar oluşmadığından icra inkar tazminatının reddine" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.