Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2186
Karar No: 2021/1209
Karar Tarihi: 16.03.2021

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/2186 Esas 2021/1209 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2019/2186 E.  ,  2021/1209 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi

    Asıl davada davacı ... Süt ve Mamullleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... AŞ aleyhine 22/10/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat, karşı davada davacı ... AŞ vekili Avukat ... tarafından davalı ... Süt ve Mamulleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine 08/12/2014 tarihinde bankanın devam eden gayri nakit niteliğindeki alacağının tespiti ile bu tutarın depo edilmesinin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece asıl davada davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine, karşı davanın kesin hüküm nedeniyle reddine dair verilen 06/11/2017 günlü karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvuruları üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurularının kabulü ile HMK"nın 353/1-b.2 maddesi gereğince Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/444-2017/505 sayılı kararı ve 06/11/2017 tarihli kararının kaldırılması ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesince verilen 08/05/2019 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı-karşı davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davalı-karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 16/03/2021 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı-karşı davalı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davalı-karşı davacı banka vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlerle ve özellikle HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2) Davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazına gelince;
    Davacı-karşı davalı vekili asıl davada; davaya konu ticari aracın 19/12/2008 tarihinde dava dışı ... şirketinden üzerinde bulunan rehinle birlikte satın alındığını, bu şirketin davalı bankaya olan borcunun takip dosyasına müvekkili şirket tarafından ödenmiş olmasına ve aracın üzerindeki rehnin kaldırılmasına rağmen davalı banka tarafından dava dışı ... şirketinin iade etmediği iddia edilen çek yapraklarına ilişkin olarak başlatılan taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip dosyasından davacı şirkete de ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrine yapılan itiraz üzerine icra takibinin durmasına karar verilmesine rağmen davalı bankanın talebi ile aracın fiilen haczedilerek 31/05/2011 tarihinde yediemin otoparkına çekildiğini, davalı banka tarafından müvekkili şirket aleyhine Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/233 esas sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davasının 16/05/2013 tarihinde reddine karar verildiğini, aracın 05/08/2013 tarihinde teslim edildiğini, davalının haksız takibi nedeniyle otopark ücreti ödemek zorunda kalındığını, ayrıca ticari aracın bu süre zarfında yediemin otoparkında tutulması nedeniyle maddi zarara uğranıldığını ve ticari itibarın zedelendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.800,00 TL otopark ücretinin, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 30.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 15/07/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini artırarak 133.908,28 TL ye çıkarmıştır.
    Davalı-karşı davacı banka vekili karşı davada; dava dışı kredi müşterisi ... şirketine genel kredi sözleşmesi ile teslim edilen çek yapraklarından 18 adedinin iade edilmediğini, davaya konu araç kaydındaki rehnin bankanın gayri nakdi çek riskinin de teminatını oluşturduğunu belirterek, devam eden gayri nakit niteliğindeki banka alacağının tespiti ile bu tutarın davacı tarafından depo edilmesine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; davacının yargılamaya muhtaç olan maddi zararını alınan bilirkişi raporu ile öğrendiği, zamanaşımı süresinin raporun davacıya tebliği ile başlayacağı, davacının manevi zararını ise ispatlayamadığı gerekçesiyle, asıl davada davacının açılan ve ıslah edilen maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine, karşı davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş; hükme karşı taraf vekilleri istinaf talebinde bulunmuştur.
    Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesince; duruşma açılmış ve asıl davada davacının araç yoksunluk zararına yönelik bilirkişiden alınan rapor benimsenmiş, haksız haciz nedeniyle davacının kişilik haklarının zarar gördüğü, hükmedilen tazminatlara ıslah değil haksız haciz tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği, asıl davanın mahiyeti itibariyle belirsiz alacak davası niteliğinde olması nedeniyle davalı-karşı davacının zamanaşımı def’nin yerinde olmadığı, karşı davanın reddedilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle; tarafların istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle; asıl davada maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Kısmi dava, alacağın yalnızca bir bölümü için açılan dava olarak tanımlanmaktadır. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir. Bir kimsenin kısmi bir dava açıp açmadığı ancak dava dilekçesinden, davacının talep sonucundan anlaşılır. Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesine gerek yoktur, alacağın yalnız bir kesiminin dava edildiğinin anlaşılması yeterlidir. Özellikle davacının “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak” veya “şimdilik alacağın belirli bir miktarını dava ettiğini” belirterek açtığı davalar kısmi dava niteliğindedir. Kısmi dava açılması halinde davaya konu edilmeyen kısmın ayrı bir davayla talep edilmesi veya aynı davada ıslah yoluyla dava konusuna dahil edilmesi mümkündür.
    Belirsiz alacak davasına gelince; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukuki ilişki ile asgari bir miktar ya da değer belirterek alacak davası açabilmesi belirsiz alacak davası ile mümkündür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunu artırabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.
    6100 sayılı Kanun ile alacak miktarının belirsiz olduğu durumlarda davacıya dilerse belirsiz alacak davası, dilerse de kısmi dava açabilme imkanı getirilmiştir. Belirsiz alacak davası ile kısmi dava konusu, amacı ve sonuçları bakımından birbirinden tamamen farklı iki dava türüdür. Her iki davanın mahkemeden istenen hukuki korumaya göre eda davası olması ve ortak bazı özelliklerinin bulunması bu sonucu değiştirmemektedir. Belirsiz alacak davası açan davacı, kısmi davanın sonuçlarından yararlanamayacağı gibi, kısmi dava açan davacı da belirsiz alacak davasının sonuçlarından yararlanamaz. Hâkim de kısmi dava olarak açılmış bir davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendiremeyeceği gibi, belirsiz alacak davası olarak açılan davaya da kısmi dava olarak devam edemez (Yar. HGK, 2014/15-439 E., 2016/207 K. ve 02/03/2016). Kısmi davada zamanaşımı, yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla artırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
    Bilindiği gibi 6100 sayılı Kanun’un 24. maddesinde düzenlenen tasarruf ilkesi gereği davacı davasını açarken, talep ettiği hukuki korumanın ne olduğunu açıkça ifade etmek zorundadır (HMK. m.119/1-ğ). Talep sonucu hukuki dinlenilme hakkının kullanılması, davacının hukuki yararının ve açılan davanın niteliğinin tespit edilebilmesi açısından da önemlidir. Davacı, talep konusunun sadece bir kısmı hakkında hüküm elde etmek üzere bir dava açtığında mahkeme, davacının hakkının aslında daha fazla olduğunu tespit etse bile, taleple bağlılık kuralı gereği davada talep sonucu olarak gösterilen miktarı aşacak şekilde karar veremez.
    Açıklanan yasal düzenlemeler ışığında eldeki davada iddianın ileri sürülüş biçimi açısından somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili dava dilekçesinin konu ve talep sonucu bölümlerinde haksız haciz sonucu davaya konu aracın yediemin otoparkına çekilmesi nedeniyle “fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla” dedikten sonra, 7.800,00 TL otopark ücretinin, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 30.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dilekçede yer alan açıklamalar ve talep sonucundan davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı anlaşılmamaktadır. Bu haliyle dava, kısmi dava niteliğindedir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; haksız eylemin 31/05/2011 tarihinde meydana geldiği, haksız hacze konu aracın davacıya 05/08/2013 tarihinde teslim edildiği anlaşılmaktadır. Davacı 22/10/2014 tarihinde ikame ettiği davada 31/05/2011 – 05/08/2013 tarihleri arasında oluşan maddi zararının tazminini istemiş, aracın haksız alıkonulması yönünden maddi tazminat istemini 15/07/2016 tarihli dilekçesiyle ıslah ederek artırmıştır. Davacının zararı haksız eylemden kaynaklandığından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin, eylemin sona erdiği 05/08/2013 tarihinden başlatılması gerekir. Bu durumda ıslah dilekçesinin verildiği 15/07/2016 tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmuştur. Davalı ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğuna göre, ıslahla istenilen miktarın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözetilmemesi doğru olmamış, bölge adliye mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, bozma sebebine göre asıl dava davacısı- karşı dava davalısının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dosyanın bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve davalı-karşı davacı banka yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacı-karşı davalıya yükletilmesine, davalı karşı-davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi