3. Hukuk Dairesi 2017/1597 E. , 2017/3965 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalının 12/10/2004 tarihli tahliye taahhütnamesinde, kiralananı 24/09/2006 tarihinden tahliye edeceğini taahhüt ettiğini ancak taahhüt ettiği tarihte kiralananı tahliye etmediğini, açılan itirazın iptali ve tahliye davası sonucunda kiralananın tahliyesine karar verildiğini ve kiralananın 03/06/2008 tarihinde teslim edildiğini, tahliye taahhüdünde belirtilen tahliye tarihi ile kiralananın tahliye edildiği tarihe kadar olan 1 yıl 9 aylık sürede davalının fuzuli işgalde bulunduğunu belirterek 24/09/2006-03/06/2008 dönemi için 6.000 TL ecrimisil tazminatı, bu süreye ait yakıt bedeli 520 TL, çevre temizlik vergisi 114,20 TL ile su tüketim bedeli 34,20 TL olmak üzere toplam 6.668,40 TL alacağın davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile de alacağını 19.665 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, kiralananın 23/05/2008 tarihinde tahliye edildiğini, kira sözleşmesinde ikinci yıl kira bedelinin 2.500 TL olarak kararlaştırılmış olup, artış şartı bulunmadığından davacıya dava konusu dönem için son yılın kira bedeli olan 2.500 TL üzerinden kira borcu bulunduğunu, 2006-2007 kış dönemi yakıt borcunu kabul ettiğini, çevre temizlik vergisi ile su tüketim bedelinin davalı tarafından ödendiğini savunmuştur.
Mahkemece, 24/09/2013 tarihli karar ile, davanın kısmen kabulü ile, 12.380 TL"nin 23/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalının temyizi üzerine Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 22/01/2015 tarihli, 2014/5584 Esas, 2015/621 Karar sayılı ilamı ile "kiralananın tahliye edildiği 23/05/2008 tarihine kadar kira ilişkisi varlığını korumaktadır. Kira ilişkisi sona ermediğine göre uyuşmazlığın kira sözleşmesi hükümleri çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir. Mahkemece sözleşmede son dönem kira bedeli olarak belirlenen 2500 TL üzerinden hesaplanacak kira alacağının tahsiline karar verilmesi gerekirken bilirkişi tarafından belirlenen kira bedeli esas alınarak karar verilmesi doğru değildir. " gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile, 4.419,62 TL."nin 24.09.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (9.5.1960 gün 1/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Somut olayda Mahkemece, ilk kararda, hükmedilen alacağın 23/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş, davalının temyizi üzerine alacak yönünden hüküm bozulduğu halde, faiz başlangıç tarihi yönünden verilen hüküm bozma kapsamı dışında kaldığından kesinleşmiştir. Bu nedenle, davalı taraf lehine doğmuş olan kazanılmış usuli hak gözönüne alınmaksızın, yanılgılı değerlendirme sonucu, hükmedilen alacağın 24/09/2006 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, Yalvaç 1.İcra Müdürlüğünün 2006/535 Esasa sayılı takip dosyasına davalı tarafından yatırılan 750 TL teminat bedeline, alacaklı vekilinin talebi ile mahkeme giderleri, vekalet ücreti, icra takip giderleri yönünden haciz konulmuş, daha sonra yine alacaklı vekilinin talebi ile 29/02/2008 tarihinden tahliye tarihi 23/05/2008 tarihine kadar olan 85 günlük kira bedelinin teminat bedelinden mahsup edilmesine karar verilmiştir. Mahkemece, 24/09/2006 tarihinden 23/05/2008 tarihine kadar olan kira bedelinin tahsiline karar verildiğine göre, takip dosyasında mahsup edilen kira bedeli yönünden tahsilde tekerrür oluşturacak şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
Ancak, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün, HUMK 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan " 4.419,62 TL."nin 24.09.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine " 4.419,62 TL."nin 23.09.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ibaresinin yazılması ve yine hüküm fıkrasının 1. bendine " tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile" ifadesinin eklenmesi sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.