20. Hukuk Dairesi 2016/11085 E. , 2017/10474 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ... köyü, 180 ada 1 parsel sayılı 1935 m2 yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmaz, 2012 yılında 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosunda 1374 ada 3 parsel numarası, 2059 m2 yüzölçümü ile işlem görmüştür.
Davacı Orman Yönetimi süresi içinde kadastro mahkemesine açmış olduğu davada yenileme çalışmaları sırasında orman sınırına tecavüz edildiğini ileri sürerek taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan bölümüne ait uygulamanın iptaliyle orman niteliğinde Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece kadastro mahkemesinin görevinin, teknik çalışmaları kapsayan yenileme işleminin kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığının araştırılmasından ibaret olduğu, bu tür davalarda tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine; karar kesinleştiğinde dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine, mahkeme masrafları ve vekâlet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19/12/2013 gün ve 2013/7782- 11852 sayılı bozma kararı özetle; "Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendine göre, ancak, teknik çalışmalar yapılabileceği, yenileme kadastrosu nedeniyle tapu siciline geçmiş ya da geçmemiş mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı gerekçesiyle, keşif ve inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmişse de; dava dilekçesinden davanın mülkiyet hakkına mı yoksa 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu işlemine mi yönelik olduğu veyahut her iki istemi birlikte içerip içermediği anlaşılamamaktadır.
3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 22/1. maddesi uyarınca evvelce kadastrosu ve tapulaması yapılmış yerlerde yeniden kadastro çalışması yapılamaz. Ancak, yetersiz kadastro paftalarının yenilenmesi, yüzölçümlerinin ve teknik hataların düzeltilmesi amacıyla aynı maddenin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca, yeniden çalışma yapılabilir ve bu çalışma ikinci kadastro sayılmaz. Mülkiyet ve mülkiyetle ilgili haklar ile parselasyon, arazi toplulaştırması, ıslah, imar, sulama alanlarında arsa ve arazi düzenlemesi ve köy yerleşim haritaları yenileme çalışması kapsamı dışındadır. 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastro çalışmaları 3402 sayılı Kanuna 5304 sayılı Kanun ile eklenen Ek- 1/1. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 11"inci maddesine göre ilân edilir ve ilân süresi içerisinde dava açılmayan taşınmaz malların kayıtlarında gerekli düzeltme yapılır.
Kadastro mahkemesinin genel olarak görevi; 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde; zaman bakımından görev ve yetkisi ise; 26. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre kadastro mahkemeleri, dava konusu taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmesi halinde ve askı ilân tarihleri içerisinde açılacak davalarda görevlidir. Hal böyle olunca, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan tesbitlere karşı askı ilân süresi içerisinde dava açılması halinde kadastro mahkemesi görevli olup, mahkemece yapılacak inceleme, yetersiz kadastro paftalarının yenilenmesi, yüzölçümlerinin ve teknik hataların düzeltilmesi işleminin kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığı hususlarının araştırılmasına ilişkindir. Bu davada taşınmazın mülkiyetine ve niteliğine ilişkin bir araştırma yapılamaz. Bu taleplere yönelik açılan davalarda ise, görevli mahkeme 6100 sayılı HMK"nın 2. maddesi uyarınca genel görevli asliye hukuk mahkemeleridir.
Bu nedenle; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunun 05.12.2012 gün ve 2012/874-1016 ile 2012/875-1017 sayılı kararlarında da benimsediği üzere, davacı Orman Yönetimi vekiline dava dilekçesi açıklattırılıp, davanın sadece 22/2-a bendi uyarınca yapılan kadastro paftalarının yenilenmesi çalışmasına itiraza ilişkin veya mülkiyete ilişkin olup olmadığı, yahut her iki istemi birlikte içerip içermediği belirlenmeli, davanın sadece mülkiyete ilişkin olması halinde, başkaca araştırma yapılmadan görevsizlik kararı verilmeli; yalnızca paftaların yenilenmesi işlemine itiraz veya her iki isteme de yönelik olduğu belirlendiği takdirde ise, çekişmeli parselin yenilemeden önceki ilk tesisinden itibaren, miktar, cins ve malik değişikliklerini, ifraz ve tevhitleri gösteren tapu kayıtları, tutanak ve haritaları ile yenilemeden sonraki çapı haritası, tutanağı getirtilerek, harita ve jeodezi uzmanı bilirkişi vasıtasıyla keşif ve inceleme yapılarak, çalışmanın Kanun ve Yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığı saptanmalı, bu konuda bilirkişiden bilimsel verileri içeren rapor alınmalı ve toplanan delillere göre 3402 sayılı Kanunun 22/2. madde (a) bendine göre yapılan kadastro işlemine yönelik davanın esasına ilişkin bir karar verilmeli; davacı Orman Yönetiminin çekişmeli taşınmazın kısmen orman tahdidi içinde kaldığı iddiasıyla bu bölümün tespitinin iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemi, mülkiyete yönelik bir hakka ilişkin olduğundan bu talep yönünden görevsizliğe karar verilmelidir." şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan ve davanın mülkiyete yönelik olduğu belirlendikten sonra, dosya genel mahkemeye aktarılmış, mahkemece taşınmazın orman olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1979 yılında seri bazda orman kadastrosu ile 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulamaları yapılmış, sonuçları 13/06/1980 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 12/12/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.