20. Hukuk Dairesi 2017/9174 E. , 2017/10532 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı mirasçılarından ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde bulunan 320 ve 325 parsel sayılı taşınmazlar sırasıyla 2640 m² ve 4.264,00 m² yüzölçümlerinde tarla niteliğinde davacı ... adına tapuda kayıtlıdır. Tapu kaydının beyanlar hanesinde 4753 sayılı Kanuna göre 25 yıl müddetle takyitlidir şerhi vardır. Yörede 2013 yılında 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosunda, 320 sayılı parsel 196 ada 2 parsel sayısı ve 2649,26 m² yüzölçümü ile 325 sayılı parsel 198 ada 7 parsel sayısı ve 4269,79 m² yüzölçümü ile işlem görmüş, her iki taşınmaza ait uygulama tutanakları davalı olduklarından bahisle kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Davacı ... 18/10/2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan adına kayıtlı 320 parsel sayılı taşınmazın güney sınırında bulunan ve 25/08/1970 tarih ve Cilt ... Sayfa ...’de tapuya kayıtlı olan taşınmazının orman olarak sınırlandırıldığını, ayrıca adına kayıtlı 325 parsel sayılı taşınmazın batı sınırında 4 dönümlük, doğusunda 3 dönümlük yerin zilyetliğinde bulunduğu halde 2/B olarak orman sınırı dışına çıkarıldığını iddia ederek orman tahdidine itirazda bulunmuş ve tespit harici taşınmazların adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacının yargılama sırasında vefat etmesi üzerine mirasçıları davaya devam etmiş, dava dilekçesinde belirtilen 25/08/1970 tarih ve Cilt ... Sayfa...de tapuya kayıtlı olan taşınmazının davacı adına kayıtlı olan 325 sayılı parsel olduğu belirlenmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı mirasçılarından ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman tahdit kadastrosuna ve 2/B madde uygulamasına itiraz mahiyetindedir.Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 1980 yılında arazi kadastrosu yapılmış; 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması çalışması 18/04/2012 tarihinde ilân edilmiştir.
Mahkemece yazılı biçimde davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli olmadığı gibi, davacının tescil talebi de değerlendirilmemiştir. Davacı adına tapuda kayıtlı taşınmazları ile zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürdüğü taşınmazlarının orman tahditinde orman sınırları içine alındığını ileri sürerek orman tahditine itiraz ve tespit harici taşınmazlarda yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluştuğunu ileri sürerek adına tescil talebinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen 14/07/2014 tarihli orman bilirkişi raporunda dava konusu 196 ada 2 sayılı parsel ile 198 ada 7 (eski 320 ve 325) parsel sayılı taşınmazlar hakkında inceleme ve araştırma yapılmış ancak dava dilekçesinde 3 ve 4 dönüm miktarında olduğunu belirtilen taşınmazlarla ilgili araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Dairenin geri çevirme kararı üzerine düzenlenen müşterek imzalı bilirkişi raporunda bu yerlerin 3473,14 m² ile 3923,14 m² yüzölçümünde oldukları belirtilmiş 1953 tarihli memleket haritası ve 1957 tarihli hava fotoğrafları üzerindeki görüntüleri anlatılmış, bu belgelerde 4 dönümlük yerin kısmen orman sayılan yerlerden olduğu, 3 dönümlük yerin orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş, ancak rapordaki
hava fotoğrafı görüntüsüne göre 3 dönümlük yer tamamen açıklık, 4 dönümlük yer ise çok az koyuluk ihtiva etmekte olduğunun anlaşılmaktadır. Bu haliyle keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda davacının zilyetliğe dayandığı bu taşınmazlar hakkında değerlendirme yapılmamış olması, geri çevirme kararı üzerine alınan raporda ise anlatımın ayrıntılı olmaması, geri çevirme kararını karşılamaması, bunun yanında geri çevirme kararıyla bilirkişi raporu aldırılmasının hükmün denetlenmesine ilişkin olduğu da nazara alındığında anılan raporlar eksiktir, ve bu raporlara dayanılarak kurulan hüküm hem usûl hem de esas yönünden kanuna uygun değildir. Bu nedenle davanın süresi içerisinde orman kadastrosuna itiraz davası olduğu ve 6831 sayılı Orman Kanunun 11. maddesi uyarınca zilyetlik nedenine dayanılarak da orman kadastrosuna itiraz edilebileceği gözönünde bulundurularak bu taşınmazlar hakkında da yöntemine uygun orman araştırması yapılmalıdır.O halde, mahkemece, eski 320 ve 325 yeni 196 ada 2 ve 198 ada 7 parsel sayılı taşınmazların orman kadastrosunda orman sınırları dışında kaldığı gözönünde bulundurulup, dava konusu tespit harici taşınmazlar hakkındaki tescil talebi hakkında görevsizlik kararı verilmeli, bu taşınmazlar hakkındaki orman kadastrosuna itiraz davası elde tutulmalı, davacı kişi zilyetlik nedenine dayanarak hak sahipliği iddiasında bulunduğuna göre, 1953 tarihli hava fotoğrafı ve 1957 tarihli memleket haritası mahkemede bulunduğundan, dava tarihinden 20 yıl önceki eski tarihli hava fotoğrafları ve bundan üretilen memleket haritası ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat bilirkişi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, getirtilen hava fotoğrafları ile bunlardan üretilen memleket haritası ve 1953 tarihli hava fotoğrafları ile 1957 tarihli memleket haritaları çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren hava fotoğraflarının ve orijinal-renkli memleket haritalarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, özellikle hava fotoğrafının stereoskopik yöntemle incelemesi yaptırılarak taşınmazların niteliği, üzerindeki bitki örtüsü, varsa üzerindeki ağaçların cinsi, sayısı, adedi, kapalılık durumu, taşınmazların öncesi, ormandan kazanılan yer olup olmadıkları, eylemli durumu, orman bütünlüğü içinde yerleri tereddüte mahal bırakmayacak şekilde açıklattırılmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak, tescil talebi hakkında bir karar verilmeyerek yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı mirasçılarından ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/12/2017 günü oy birliği ile karar verildi.