22. Hukuk Dairesi 2017/615 E. , 2017/1452 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalı işverene ait işyerinde 01.08.2009 tarihinden itibaren çalıştığını, akdin feshi için geçerli sayılabilecek bir gerekçe gösterilmediğini, işverence hiçbir tedbir alınmayarak en son düşünülmesi gereken işçi çıkartma tedbirinin en başa uygulanmasının feshin geçersiz sayılması için yeterli olduğunu belirterek, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davacının işvereni temsil ve yetkilerine haiz olduğunu ve 4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. madde hükmüne göre iş güvencesi kapsamı dışında bırakıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar tarafların temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2015 tarihli ilamı ile özetle "...Dosya kapsamında alanında uzman olmayan hukukçu bilirkişiden aldırılan bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun ve yeterli değildir zira rapor kapsamından anlaşılan şirketin zarara uğrayıp uğramadığının dahi tespit edilemediğidir. Mahkemece, işletmesel karar ve davalı işletmeye ait işletmesel karar öncesi ve sonrası organizasyon şemaları tüm şubeleri de gösterir şekilde celbedilerek norm kadro yapılanması ve işletmesel karar sonrası işten çıkartma ve işe alımlar, işletmede hangi bölümlerin kapatıldığı hangilerinde kadro azaltımına gidildiği hususlarında ayrıntılı olarak inceleme yapılmalıdır. Bu kapsamda muhasebeci, davalı işyerinin iştigal konusunda uzman hukukçu bir bilirkişi ve endüstri mühendisi bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle bilirkişilere gerekirse yerinde inceleme yetkisi verilmesiyle, davalı işveren şirket kayıtları üzerinde inceleme de yapılarak, şirketin gerçekten zarara uğrayıp uğramadığı, istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı(ölçülülük denetimi, feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalı, fesihten önceki ve sonraki 6 aylık dönemde yeni işçi alınıp alınmadığı, davacının çalıştığı süre ve eğitim durumu dikkate alınarak, fesihten sonra alınan işçilerin vasıflarının neler olduğu, davacı ile aynı vasıfta olup olmadıkları, davacının çalışabileceği pozisyonların fesih tarihi ve öncesinde boş olup olmadığı hususlarının araştırılması gerekmektedir. Bu kapsamda davacının değerlendirilebileceği başka bir bölüm veya iş olup olmadığı yukarıda belirtilen uzman bilirkişi heyeti aracılığı ile belirlenerek tespit edilen sonuca göre feshin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığına karar verilmelidir...." gerekçeleri ile bozma kararı verilmiştir. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece feshin geçerli nedenle yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacının 01.08.2009-25.04.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde proje ve teknik işleri müdürü olarak çalıştığı, 25.04.2014 tarihinde; piyasada ekonomik koşulların iyi gitmemesi, buna bağlı olarak şirketin sürekli zarar eden bir kurum haline gelmesi dolayısıyla zararın daha da artmasını önlemek amacıyla tasarruf tedbirlerinin uygulanmasına, şirket organizasyonunda zorunlu değişikliğe gidilmesine, saha ve proje müdürü kadrosunun lağvedilmesine karar verildiği gerekçesi ile yasal hakları ödenerek iş akdinin fesih edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve davacıyla aynı işletmesel karar kapsamında işten çıkarılan işçinin açtığı, (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin incelemesinden geçen 2016/29684 esas sayılı emsal nitelikteki dosyada, işveren feshinin geçerli sebebe dayanmadığının kabul edilmiş olması ve davacının pozisyonu yönetim kurulu kararı ile lağvedilmiş ise de davacıya başka pozisyonlarda çalışması yönünde bir teklif yapılmadığı gibi şirketin zararının başka tedbirler alınarak giderilmeye çalışılmadığı tam tersi fesih döneminde yeni araçlar alınarak zararın artırıldığı ve son çare ilkesine uygun hareket edilmediği bu suretle davalı işveren tarafın geçerli fesih sebebini somut delillerle ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi hatalıdır.
4857 sayılı Kanun"un 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalı tarafından ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak BELİRLENMESİNE,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 31,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,20 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 561,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.02.2017 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.