3. Hukuk Dairesi 2020/9632 E. , 2021/5942 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ...’e 22.05.1998 tarihli kredi sözleşmesi ile tüketici kredisi kullandırıldığını, diğer davalıların anılan kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine davalılara ihtarname gönderilerek kredi borcunun faiz ve ferileriyle ödenmesinin talep edildiğini, buna rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 13.050,56 TL’nin 05.10.2009 tarihinden itibaren %120.90 oranında işleyecek faizi ve BSMV ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 13.050,56 TL’nin davalı ... mirasçıları dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava tarihinden itibaren asıl alacak miktarı olan 972,16 TL’ye yıllık %20.90 oranında temerrüt faizi yürütülmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kredi alacağının tahsiline ilişkin olup, Mahkemece; davalılardan ... ile davacı banka arasında imzalanan ve diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil sorumlu olarak imzaladıkları kredi sözleşmesi ile kredi kullandırıldığı, ancak kullanılan kredinin geri ödemesinin yapılmadığı, alınan bilirkişi raporuna göre davacı bankanın alacağının talebinden fazla olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davacı vekilinin 28.09.2012 tarihli celsede davalı ... mirasçılarına karşı davayı takip etmediklerine ilişkin beyanları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu kredi sözleşmesi ile bağlantılı bulunan İstanbul 3. Ağır Ceza mahkemesinin 2004/360 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; dava dışı şirketin yönlendirmesi ile davacı bankadan farklı kişilere tüketici kredisi kullandırıldığı, ancak kredi tutarının dava dışı şirkete aktarıldığı kredi alınmasındaki asıl amacın dava dışı şirkete finansman sağlanması olduğu, esasen dava dışı pek çok şirket çalışanına, çalışanların haberi dahi olmadan aynı şekilde kredi kullandırıldığı, şirketin de şahsi ve ayni teminat verdiği, nihayetinde kredinin geri ödenmediğinin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Davacı bankanın izah edilen yöntemle dava dışı şirkete kullandırdığı kredilerin geri ödenmemesi üzerine bankanın yetkili müdürlerince sahte kimlik bilgisi ve üçüncü kişinin katılımı ile mevduat hesabı açılarak, başka bir müşterinin hesabından para aktarılıp işletilerek elde edilen paranın dava dışı şirket hesabına havale edildiği, bilahare dava dışı şirket hesabından ya da hayali yaratılan hesaptan esasen banka kaynakları kullanılmak suretiyle, kredi ödenmiş gibi gösterilerek 15.06.1999 tarihli ibranamenin düzenlendiği ve rehinlerin kaldırıldığı, banka görevlilerinin ceza mahkemesinde yargılandığı ve nitelikli zimmet suçundan mahkum oldukları, söz konusu ibranamenin de gerçek olmadığı, hayali hesaptan ödeme üzerine düzenlendiği eldeki dava dosyası içeriği ile kesinleşen emsal dava dosyaları içeriklerinden açıkça anlaşılmaktadır. (İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006/320-2009/201 esas ve karar sayılı ilamı, Beyoğlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/24-2003/549 esas ve karar sayılı ilamı, Gebze 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/638-2002/176 esas ve karar sayılı ilamı ve davalı şirket çalışanları hakkında açılan diğer emsal dava dosyaları)
İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen kararın gerekçesinde somut olarak davalıların kullandığı krediye ilişkin bir tespit bulunmamaktadır. O halde, Mahkemece davalıların dava konusu kredinin temini ve alınmasında hukuki sorumluluğu bulunup bulunmadığı, kredi sözleşmesinde ve varsa dekontlardaki imzaların sözleşmede asıl borçlu olarak imzası bulunan davalı ... ve diğer davalı kefillere ait olup olmadığı özellikle kredi sözleşmesine konu paranın davalılara ödendiğine ilişkin bir makbuzun bulunup bulunmadığı araştırılıp, ceza mahkemesi kararı ve içeriğindeki maddi vakıalar yönünden değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK’nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.