Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/16638
Karar No: 2015/16820
Karar Tarihi: 17.09.2015

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/16638 Esas 2015/16820 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, işverenine ait işyerinde 1991-2012 yılları arasındaki çalışmalarının tespiti için dava açmıştır. Mahkeme davacının isteğini reddetmiştir. Ancak, temyizde mahkemenin eksik inceleme ve araştırma yaptığı belirtilerek karar bozulmuştur. Sigortalılığın oluşumu için çalışmanın ispatlanması gerektiği, çalışma olgusunun gerçeğe uygunluğunun özel bir duyarlılıkla araştırılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemenin yaptığı inceleme yetersiz olduğundan karar bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79/10., 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 86/9. maddeleri belirtilmiştir. Bu maddeler, hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş olsa da davaların kamu düzenini ilgilendirdiği için özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği vurgulanmıştır.
21. Hukuk Dairesi         2014/16638 E.  ,  2015/16820 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Denizli 4. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 08/04/2014
    NUMARASI : 2012/439-2014/185


    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/12/1991-17/08/2012 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R

    Dava, davacının 01.12.1991-17.08.2012 tarihleri arasında kesintisiz olarak davalı şirkete ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
    Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Gerçekten; sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
    Somut olayda, davacının tespit istenen dönemde davalı şirkete ait 63119 sigorta sicil nolu işyerlerinden 25.02.1992-93/1. Dönem, 01.10.1996-12.10.1998,01.06.1999-14.06.1999 , 13.01.2000-07.05.2000, 09.01.2001-23.08.2001, 21.06.2004-05.12.2007, 23.02.2009-27.08.2012 tarihleri arasında sigortalı çalışmasının bildirildiği, bazı dönemlere ilişkin imzalı maaş bordrolarının olduğu, davalı şirket ortağına ait 55146 sicil nolu işyerinden 01.12.1991, 15.02.1992 tarihli işe giriş bildirgeleri verildiği ve 10.01.1992-20.02.1992 tarihleri arasında sigortalı çalışmasının bildirildiği, dava dışı 9815 sigorta sicil nolu işyerinden 01.10.1995- 31.10.1995, 11048058 sigorta sicil nolu işyerinden 06.01.2003-20.02.2003, 1073028 sigorta sicil nolu işyerinden 03.01.2008-05.04.2008 tarihleri arasında sigortalı çalışmalarının bildirildiği, davalı şirketin ortağına ait 55146 sigorta sicil sayılı işyeri hariç davalı şirkete ait işyerinin dava dışı diğer işyerleri ile irtibatı olup olmadığının araştırılmadığı, işe giriş bildirgelerine ilişkin imza inkarı olduğu halde imza incelemesi yapılmadığı, tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmediği, davacının kardeşi olan H.. K..’in 1992 yılında kardeşinin ailevi sebeple kısa süre ara verdiğini beyan ettiği, bordo tanıklarının da davacının ara verdiğini ifade ettiği, bazı tanıklar bu ara vermeyi doğum iznine dayandırsa da davacının nüfusa kayıtlı çocuğunun olmadığı, tespiti istenen dönemde davalı işyerleri ile dava dışı işyerlerinden sigortalı olarak bildiriminin yapıldığı halde tüm işyerlerinden de bordo tanığı dinlenmediği, işyeri bordro ve komşu işyeri tanıklarının dinlenerek davacının çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
    Yapılacak iş; bazı tanıklar ile davacının kardeşi olan tanık 1992 yılında davacının ara verdiğini ifade ettiğinden davacıya ara verdiği dönem olup olmadığı sorularak, öncelikle davacının tüm işe giriş bildirgelerinin olduğu sigortalı dosyası ile uyuşmazlık konusu dönemde davacı adına hizmet bildirimi yapan tüm işyerlerinin işyeri dosyalarını ve tüm dönem bordrolarının getirtilip, işyerleri arasında organik bağ olup olmadığını tespit ederek, dava konusu yapılan çalışma döneminin tamamında, davalı işyerinde imzalı ücret bordrosu olan dönemlerde imzalı ücret bordrosu kadar, imzalı ücret bordrosu olmayan veya olup da itiraz edilen imzaların davacıya ait olmadığı anlaşılan dönemlerde, ihtilaflı dönemin tamamında çalışması olan ve çalışmanın kesintisiz olduğunu bilmesi mümkün olan dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar saptanarak bu tanıkların bilgilerine başvurmak, dinlenen bordro tanıklarının sigortalı hizmet cetvellerini ekinde işyeri detay bilgileri ile birlikte getirtmek, gerek görüldüğü takdirde Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurarak, tanıklara farklı işyerlerindeki çalışmaların da açıklatılması, bazı işe giriş bildirgelerine ilişkin imza inkarı olduğundan söz konusu bildirgelere ilişkin imza incelemesi yaptırmak ve gerekirse hükme elverişli bilirkişi raporu almak suretiyle, söz konusu dönemler içinde mükerrer hizmet oluşturmayacak şekilde davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi