3. Hukuk Dairesi 2016/12625 E. , 2017/4370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 20 yılı aşkın süredir evli olduklarını, davalının son yıllarda ailesinin geçimi ile ilgilenmediğini, eve hiç bakmadığını, kazandığı parayı sorumsuzca kendisi için harcadığını,.... çalışan davalının mali durumunun iyi olduğunu, kendisinin çok mağdur olduğunu, en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığını ileri sürerek, aylık 750 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, duruşmadaki beyanlarında; ben sorumluluklarımı yerine getiriyorum. Yaklaşık beş ay önce davacı ile anlaşamadığımız için evi terk ettim. Kendisinin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar parası vardır. Davanın reddini isterim demiş; daha sonraki duruşmada 750 TL nafaka ödeyecek gücünün olmadığını, davayı kabul etmediğini, davacı ile ayrı yaşadıklarının doğru olduğunu, davacı tarafın ailesi kaldığı sürece onunla aynı evde yaşamalarının mümkün olmadığını savunarak, makul bir miktarın nafaka olarak verebileceğini beyan etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı lehine aylık 350 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre, evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda; taraflar hakkındaki sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, davacının ev hanımı olduğu, gelirinin bulunmadığı, dedesine ait evde ikamet ettiği; davalının ise, fabrika’da işçi olduğu, 1.400 TL maaşının bulunduğu, Sosyal Güvenlik Kurumunun cevabi yazısında davalının 2015/9. ayda prime esas kazancının 2.409,48 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tespit edilen mevcut gelir durumuna göre, mahkemece takdir edilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece davacı kadının geçimi için gerekli, davalı kocanın tespit edilen geliri ile orantılı olacak ve onu zarurete düşürmeyecek şekilde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek; davacı lehine daha uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, az miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.