3. Hukuk Dairesi 2015/18321 E. , 2017/4449 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde, İş Kanunu madde 30 gereğince, davacının özürlü ve eski hükümlü çalıştırılması yönündeki kontenjan açığını kapatmaması nedeni ile davalı tarafından hakkında idari para cezası tahakkuk ettirildiğini, davacının bu meblağı davacı hesabına ödediğini, ancak para cezasının mahkemece iptal edilmesine karşın davalı tarafın kendisine ödenen bedeli davacıya iade edildiğini beyan ederek, ödenen paranın davalının elinde kaldığı süreye ilişkin olarak 15.624,38 TL yasal faizin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; davacı hakkında düzenlenen idari para cezasının mevzuata uygun olduğunu, davacının ödediği idari para cezalarının, bu kararların iptali ile birlikte faizsiz olarak iade dildiğini, müvekkilinin bir kamu kurumu olarak ana para haricinde faiz ödeme yükümlülüğü bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 51.515,04 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, yönelik olarak verilen hükmün, taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 05.03.2013 tarih ve 2012/22676 esas, 2013/3619 karar sayılı ilamı ile, "...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davada, idari para cezasının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşme tarihinde, artık davacı taraf ödediği bedeli talep etme hakkını kazanacağı için, davalı taraf bu tarihte temerrüde düşmüş olup, bu tarihten itibaren alacağa faiz tatbik edilebilecektir.
HUMK.nun 275.maddesinde “mahkeme, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir” hükmü yeralmaktadır.
Öyle ise mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılarak, temerrüt tarihi olan idari para cezasının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihi ile geri ödeme tarihi arası için yasal faiz miktarının hesabı yaptırılmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 3.352,64TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar; usuli kazanılmış hak olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Somut olayda mahkemenin 23.12.2010 tarihli ilk kararında alacağın "yasal faizi" ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesine ve hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine, Dairemizin bozma ilamı kapsamı dışında kalan bu "yasal faiz" hususunun davacı yönünden kazanılmış (müktesep) hak niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, hükmedilen alacağın yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, faize hükmedilmiş olması doğru görülmemiş ise de belirtilen hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm fıkrasında yazılı bulunan "...3.352,64 TL"nin..." ifadesinden sonra gelmek üzere, "dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün HUMK"nun 438/VII.maddesi gereğince düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
03.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.