20. Hukuk Dairesi 2017/8730 E. , 2017/10840 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi asli müdahil Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında... mahallesi 102 ada 659 parsel sayılı 1.767,43 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir ev ve narenciye bahçesi niteliği ile davalılar murisi ... adına tespit edilmiştir. Davacı ...; zilyedliğe dayalı olarak tespite itiraz etmiş, 16/02/2010 tarihli dilekçesi ile de tapu kaydına dayanmıştır. Hazine ise çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece davacının davasının kabulüne müdahil Hazinenin davasının reddine, davalı 102 ada 659 nolu parselin kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın 15/12/2014 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 737,25 m2"lik bölümünün farklı bir parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına narenciye bahçesi niteliği ile tapuya tesciline, geriye kalan bölümün ise tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm asli müdahil Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmıştır.Mahkemece, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın tamamının eğiminin %5-8 arasında ve orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenerek hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davacı taraf hem tapu kaydına hem de zilyedliğe dayanarak eldeki davayı açmış olup, dayanılan Mayıs 1949 tarih 22 sıra numaralı tapu kaydı, tüm tedavülleriyle birlikte ilk oluşumundan itibaren getirtilmemiş, revizyon görüp görmediği araştırılmamış ve hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda dayanak tapunun davalı taşınmazı da içine alan daha geniş bir alanı kapsadığı tespit edilmiş olup, dosyaya getirtilen bazı komşu taşınmazların kadastro tutanakları incelendiğinde söz konusu tapu kaydının bu taşınmazlar için de dayanak alındığı anlaşılmış, bu haliyle mahkemece tapu kaydı uygulamasının yetersiz olduğu, tam olarak hangi parselleri kapsadığının kesin ve net bir şekilde belirlenmediği anlaşılmıştır. Ayrıca davacı dava dilekçesi ile zilyedliğe de dayandığından ve orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 1990 yılı memleket haritasında ...simgeli alanda kaldığı belirtildiğinden kadastro tespit tarihi olan 2008 yılı itibariyle davacı yararına kazanmayı sağlayan 20 yıllık zilyetlik süresinin dolup dolmadığı noktasında herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması da doğru görülmemiştir.O halde; mahkemece, kadastro tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritaları ve hava fotoğrafları ile davacının dayandığı Mayıs 1949 tarih 22 sıra numaralı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm tedavülleri ve krokileri, dayanak tapu kaydının revizyon görüp görmediği, görmüş ise revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları (özellikle ...mahallesi 1224 ila 1254 dahil bu aradaki tüm parseller ile 1692 sayılı parsel) ilgili yerlerden getirtilip, mahkemece halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir fen elemanı ve ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi aracılığıyla mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli Üçtepe mahallesi 102 ada 659 sayılı parselin davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı, komşu parsel tutanakları ve dayankları da dikkate alınmak suretiyle belirlenmelidir. Bu cümleden hareketle; tüm tedavülleri getirtilen tapu kayıtları yeterince yaşlı yerel bilirkişiler yardımıyla yöntemince zemine uygulanmalı, tapu kayıtlarının kapsamı belirlenmeli, bilinmeyen sınırlar konusunda taraf tanıklarının beyanlarına başvurulmalı, tapu kayıtlarının kapsamları arazi üzerinde işaretlettirilmeli, tapu kapsamındaki arazinin krokisi düzenlettirilmeli ve çekişmeli parselin bu tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı yöntemince saptanmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu çekişmeli taşınmazın dayanak tapu kaydının kapsamında kalmadığı belirlendiği takdirde, davacı zilyedliğe de dayandığından, bu kez zilyetlikle kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınmalı, ayrıca kadastro tespit tarihinden geriye doğru 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası ve hava fotoğrafları çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle,çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bilirkişilere hava fotoğrafları ve dayanağı haritaları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, raporlarında taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmazlar üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, ağaçların yaşları ve dağılımları ile ilgili açıklama yapmaları istenmeli, gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının ve özellikle kazanmayı sağlayan kadastro tespit tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, tescile karar verilecek gerçek kişiler yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2.
maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.Açıklanan husular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asli müdahil Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 20/12/2017 günü oy birliği ile karar verildi.