3. Hukuk Dairesi 2021/6177 E. , 2021/9247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kiraya veren ile aralarında 25/03/1994 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, uzayan dönem için %10 artış ekleyerek kira bedelini ödediğini, buna rağmen kiraya verenin 54.234,20 TL kira farkı ve gecikme zammı bedelinin ödenmesi talebini içerir yazılı ihtarda bulunduğunu, ihtara konu borcun zamanaşımına uğramış olduğunu, ayrıca kira ödemelerinin kiraya veren tarafından itirazsız olarak kabul edilmiş olması nedeniyle herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürerek, davalıya 54.238,20 TL borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; uyuşmazlığın 2005-2010 yılları arasındaki kira farklarından meydana geldiğini, davalı kiracının belediye encümenince belirlenen kira bedellerini ödemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı tarafından kira farklarının tahsili için bir icra takibi veya dava açılmadığı gibi ihtar da gönderilmemiş olması nedeniyle davacının menfi tespit istemekte hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle; davanın reddine dair verilen 17/09/2015 tarihli karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 08/03/2017 tarihli ve 2017/1745 Esas 2017/2755 Karar sayılı kararla; davacının davalı ... kayıtlarına göre borcu olduğu bildirildiğine göre, davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararının var olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; encümen tarafından yapılan artışın davacıyı bağlamadığı, kira bedellerini ödeyen davacının bir borcunun bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, davacının 54.238,20 TL borçlu olmadığının tespitine dair verilen 11/11/2019 tarihli karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 03/06/2020 tarihli ve 2020/1884 Esas 2020/2628 Karar sayılı kararla; (... Davada dayanılan ve hükme esas alınan 25/03/1994 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli Z-104 ve Z-106 nolu dükkanlara ilişkin kira sözleşmeleri konusunda, taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Z-104 numaralı dükkana ilişkin idari şartnamenin 7. maddesinde ve Z-106 nolu dükkana ilişkin kira sözleşmesinin 14. maddesinde " Üç yıllık sabit kira bedelinin bitiminde dördüncü yılın başından itibaren yıllık kira bedelleri her yıl %40 artırılarak ve her yılın kira bedeli Ocak ayının sonuna kadar Belediye veznesine nakden ve defaten yatırılacaktır." şartı kararlaştırılmıştır. Bu artış şartı oranı, belli ve geçerli olup tarafları bağlar. Somut olayda; davalı kiraya veren tarafından, davacıya 2005, 2006, 2007, 2008, 2009 ve 2010 yılları kira farklarından kaynaklı 34.236,66 TL kira bedeli ile 20.0001,54 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 54.238,20 TL borcu olduğu bildirilmiştir. Buna göre, mahkemece sözleşmedeki artış koşulu doğrultusunda yapılacak hesaplamada, taleple bağlılık ilkesi gereğince davalı ... encümeni kararı ile belirlenen kira bedeli miktarları da gözetilerek, menfi tespit istemi hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir...) gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; (..."Türk Borçlar Kanununun 147. (BK m. 126) maddesinin 1. bendi gereğince dönemsel edim niteliğindeki kira alacakları 5 yıllık zamanaşımına tabidir."" hükmünün yer aldığı, bu kapsamda davalının zamanaşımı itirazları dikkate alındığında dava tarihi olan 28.04.2015 tarihinden 5 yıl geriye gidildiğinde, 28/04/2010 tarihinden önceki kira alacaklarının zamanaşımına uğradığı, davalı tarafın davacı taraftan ödenmesini talep ettiği ve davaya konu edilen 31.01.2005-24.02.2010 tarihli döneminde zaman aşımına tekabül eden dönemi kapsadığı, belirtilen dönemlere ait kira bedelleri zaman aşımına uğraması nedeniyle tahsilinin istenemeyeceği...) gerekçesiyle; davanın kabulüne, davacının 54.238,20 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hâkimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda mahkemece; bozmaya uyulması nedeniyle sözleşmedeki artış koşulu doğrultusunda yapılacak hesaplama neticesinde taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, bozma kararının gereği yerine getirilmeyerek borcun zamanaşımına uğradığından bahisle davanın kabulüne, davacın borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; borçlunun "borcun zamanaşımına uğradığının" tespiti için menfi tespit davası açmasında hukuki menfaatinin bulunmadığı kabul edilmektedir. Nitekim, borcun alacaklı tarafından icra takibine veya itirazın iptali ya da alacak davasına konu edilmesi halinde borçlunun zamanaşımı itirazını ödeme emrine itiraz süresi içerisinde veya ilk itiraz süresi içerisinde pekâlâ yapabileceğinden böyle bir durum söz konusu değilken açılan menfi tespit davasında da borcun zamanaşımına uğradığının ileri sürülmesinde hukuki yarar da bulunmamaktadır (bkz. Prof.Dr. Baki Kuru, İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, s.308; ..., İtirazın İptali, Menfi Tespit ve İstirdat, Tasarrufun İptali Davaları, s.595). Gerek bu husus, gerekse Dairece verilen 08/03/2017 tarihli biirinci bozma kararındaki gerekçe birlikte değerlendirildiğinde mahkemece; borcun zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 926,26 TL temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.