3. Hukuk Dairesi 2016/16097 E. , 2017/4527 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı tarafın davacı müvekkillerinin babasının babası yani dedeleri olduğunu, babalarının cezaevinde olması nedeniyle davacı müvekillerinin ihtiyaçlarını karşılayamadığını, annelerinin sağlık sorunları nedeniyle çalışamadığını, davacı müvekkillerinin hepsinin öğrenci olması nedeniyle herhangi bir gelirlerinin olmadığını, müvekillerinin davalıdan başka maddi katkı sağlayacak bir yakınlarının olmadığını; davalının maddi gücünün iyi olduğunu, bu nedenle her bir davacı için aylık 500 TL, toplamda 2000 TL yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacıların babasının kendisini ayaklarından silahla vurmak suretiyle yaraladığını, kendi canına kast ettiğini bu nedenle cezaevinde olduğunu; bir kısım malvarlığını diğer çocukları üzerine devrettiğini, kalan fındık bahçelerinden elde ettiği mahsulününde çalışan işçilerin ve yerin imarına yetmediğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, aylık 1650 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2) TMK.nun 364.maddesinde; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."
Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." düzenlemesi yer almıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Öte yandan, TMK.nun 365.maddesi; yardım nafakası davasının, mirasçılıktaki sıra gözönünde tutularak açılacağını hükme bağlamıştır.
Buna göre, nafaka yükümlüsü babanın cezaevinde olması veya bakma gücünün olmaması üzerine bir üst zümrede yeralan dededen de nafaka istenebilir.
Ancak, aynı sıradaki nafaka yükümlüsü davacı çocukların anne tarafının ailesi açısından bir araştırma yapılmaksızın, onların da sorumlu olabileceği nafaka miktarı belirlenip, bundan sonra davalı dede aleyhine nafakaya hükmedilmesi gerekirken; eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
3) Öte yandan, davadaki istem, yardım nafakası olup; hükümde yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmesi de doğru değildir.
4) Mahkeme gerekçesinde ""...Habibe için aylık 500 TL, Hümeyra için aylık 450 TL ve Hilal ile Rabia için aylık ayrı ayrı 350 TL..."" nafakaya hükmedildiği belirtilmiş olmasına rağmen; hükümde, davacı ..."ın reşit olduğu gözetilmeksizin toplam 1650 TL nafakaya hükmedilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci, üçüncü ve dördüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.