Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3523
Karar No: 2017/4550
Karar Tarihi: 04.04.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/3523 Esas 2017/4550 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/3523 E.  ,  2017/4550 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 04/04/2017 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve (hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra) işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili dilekçesinde; mirasbırakan ..."un, Salihli 2.Noterliğince düzenlenen 15.07.2008 tarih ve 6344 yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile oğlu olan müvekkilini ve altsoyunu aile hukukundan doğan yükümlülüklerini ihlal ettiğinden bahisle mirasçılıktan çıkardığını, mirasbırakanın vasiyetnamede belirtmiş olduğu mirasçılıktan çıkarma sebeplerinin doğru olmadığını, zira işlem tarihinde 72 yaşında ve rahatsız olan mirasbırakanın davalının isteği ve baskısı ile vasiyetnameyi düzenlediğini ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde muris tarafından davalıya bağışlanan taşınmazların tenkisine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili; mirasbırakan ..."un, aile yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal eden davacı ve altsoyunu, düzenlediği vasiyetname ile mirasçılıktan çıkardığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; mirasbırakanın, hastalığı veya yaşlılığı nedeniyle etki altında kalarak söz konusu vasiyetnameyi düzenlediğinin kanıtlanamadığı, vasiyetnamede belirtilen mirasçılıktan çıkarmaya neden olan olayların varlığı konusunda mirasbırakının herhangi bir yanılgı içerisinde olmayıp, tanık beyanları karşısında çıkarmaya neden olan olayların TMK"nun 510/2 maddesi gereğince aile yükümlülüklerinden kaynaklanan görevlerin önemli ölçüde yerine getirilmemesi niteliğinde olduğu, bu hususun çıkarmadan faydalanan davalı tarafça kanıtlandığı, murisin kendi iradesi ile davacıyı ve altsoyunu mirastan çıkarttığı, her ne kadar
    dava terditli olarak açılmış ve öncelikle vasiyetnamenin iptali olmadığı taktirde tenkis talebinde bulunulmuş ise de, TMK"nun 511. maddesinde belirtildiği üzere mirasçılıktan çıkartılan kimsenin tenkis davası açmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin , 23.09.2014 gün ve 2014/7803 Esas- 2014/12285 Karar sayılı ilamı ile "Mirasbırakan, başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa mirasbırakanın yasal mirasçılarına kalır(TMK. 511/2). Bu yasal hüküm gereği, davada husumetin çıkarmadan yararlananlara yöneltilmesi zorunludur.
    Dosya içerisinde yer alan 01.12.2010 tarihli veraset ilamından ise; mirasbırakanın yasal mirasçılarının davacı ..., davalı ... ve dava dışı ... olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, mahkemece; TMK. nun 511/2 maddesinde açıklanan hüküm gözönünde tutularak; dava dışı mirasçı ..."a da husumetin yöneltilmesi, bu davalının göstermesi halinde delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesi ile bozulmuştur.
    Dava dışı mirasçı ..."un bozma ilamı gereğince davaya dahil edilmesi sonucunda mahkemece, murisin davacıyı mirasçılıktan çıkarma sebeplerini düzenleme şeklindeki vasiyetnamede maddeler halinde gösterdiği, özellikle murisle uzun yıllar komşuluk yapan ve kendisini uzun süre öncesinden tanıyan davalı tanıklarının beyanları ve tüm dosya kapsamı karşısında davacının hastalığı veya yaşlılığı nedeniyle TMK"nun 557/2 maddesi gereğince baskı, zorlama ve etki altında kalarak söz konusu vasiyetnameyi düzenlediğinin kanıtlanamadığı, vasiyetnamede belirtilen mirasçılıktan çıkarmaya neden olan olayların varlığı konusunda murisin herhangi bir yanılgı içerisinde olmayıp, tanık beyanları karşısında çıkarmaya neden olan olayların TMK"nun 510/2 maddesi gereğince aile yükümlülüklerinden kaynaklanan görevlerin önemli ölçüde yerine getirilmemesi niteliğinde olduğu, bu hususun çıkarmadan faydalanan davalı tarafça kanıtlandığı, murisin kendi iradesi ile davacıyı ve altsoyunu mirastan çıkarttığı, dava terditli olarak açılmış ve öncelikle vasiyetnamenin iptali olmadığı taktirde tenkis talebinde bulunulmuş ise de, TMK"nun 511. maddesinde belirtildiği üzere mirasçılıktan çıkartılan kimsenin tenkis davası da açmasının mümkün olmadığı, TMK"nun 557/2 maddesi gereğince vasiyetnamenin düzenlenmesi hususunda davalı ... tarafından mirasbırakana herhangi bir baskı veya zorlama yapıldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kararın bozmaya uygun olmasına göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-)Mirasdan iskat, mahfuz hissenin temelini teşkil eden aile dayanışmasının zedelendiği hallerde, mahfuz hisseli mirasçıyı mirasdan uzaklaştırma olanağını miras bırakana tanıyan ölüme bağlı bir tasarruftur.
    Bu tasarrufla vasiyetci mahfuz hisseli bir mirasçısını miras hakkından ve mahfuz hissesinden yoksun bırakır. Normal koşullarda vasiyetci mahfuz hisse üzerinde tasarruf edemez, etse bile bu tenkis yolu ile iskat olunan mirasçılara dönebilir. Ancak iskat yolu ile ve iskat sebeplerinin gerçekleşmesi halinde mahfuz hisseden yoksun kalma konusu gündeme gelir.
    Vasiyetci her zaman ve dilediği taktirde mahfuz hisse dışında kalan hisseler üzerinde dilediği gibi tasarruf edebilir. Onun için mirasdan iskat sadece mahfuz hisseli mirasçılar hakkında hüküm ifade eder.
    Mirasdan iskat murisin tek taraflı ölüme bağlı bir tasarrufu ile gerçekleşir.
    İskat cezai (olağan) ve koruyucu olmak üzere iki türlüdür.
    Mirascı miras bırakana ve yakınlarından birine karşı Medeni Kanunun 510.maddesinde gösterilen ağır bir suç işler veya murisine veya ailesine karşı kanunen yerine getirmekle yükümlü olduğu aile görevlerini ifada büyük bir kusur işlerse cezai (olağan) iskat nedenleri doğmuş olur.
    Koruyucu iskat ise: Tamamen iyi niyete dayalı adından anlaşılacağı üzere murisin iskat ettiği mirasçının çocuklarını koruma amacına yöneliktir.
    Cezai (olağan) iskat sebepleri iki kısımda incelenebilir.
    a) Mirasçının murisine ve onun yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesidir. Bu suçun tamamlanması şart olmadığı gibi bu konuda bir mahkumiyet kararı bulunması da koşul değildir. Afdan ve zamanaşımından yararlanılmasının da önemi yoktur.
    Ağır suçdan amaç miras bırakanın şahsiyet haklarına, beden tamlığına, mamelekine yönelik onunla aile bağlarının kopduğunu gösteren hukuka aykırı bir fiildir. Bunun belirlenmesinde ceza hukuku değil Medeni Hukuk kuralları gözönünde bulundurulacaktır. Mirasbırakanın yakınlarına karşı aynı nitelikte işlenen suçlarda iskat nedenidir. Yani suçun mutlaka murise karşı işlenmiş olması da koşul değildir.
    Yakınlık kavramına murisin sevgi, saygı ve bağlılık duyduğu tüm kişiler örneğin arkadaşlar, nişanlı, öğretmen, öğrenci, ona bakan onu koruyan veya onun baktığı, koruduğu v.b. kişilerde dahildir (MK. 457/1 md.).
    b)Mirasçının murise ve ailesine karşı kanunen mükellef olduğu aile hukuku vazifelerini büyük bir kusurlu davranışla yerine getirmemesi (MK. 457/2. md.).
    Örneğin; Medeni Kanunun 151.maddesinde düzenlenen sadakat, yardım, bağlılık, çocuklara itina gösterme görevini yapmaması,
    Ana baba ve çocukların karşılıklı sevgi ve saygı şefkat bağları, yoksulluğa ve zarurete düşmede yardım yükümlülüğü, nafaka borcu (MK. madde 315) aile birlik ve huzuru bozan davranışlarda bulunmama ilkelerine aykırı hareketler v.b. gibi.

    Aynı nedenlerle evlatlık da mirasdan iskat edilebilir veya aynı nedenlere dayalı olarak evlatlığın evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası da açılabilir (MK. madde 258, 457). Ancak, bu haklar şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan mirasçılara geçmez, sadece muris tarafından kullanılabilir. Mirasçılar bu konuda açılmış bir dava varsa murisin ölümü halinde bu davalara devam edebilirler.

    İskat sebebi açık olmalı, belirli bir eyleme, işleme ve davranışa dayanmalıdır. Sadece mirasdan iskat ettim, miras dışı bıraktım, bana ilgi göstermedi v.b. gibi gerekçesiz sözler yeterli sayılmamalıdır. İskat sebebi kabul edilen olayların delillerinin gösterilmesi de mirasçının iskata itirazı halinde diğer tarafa kolaylık sağlayacağından, tasarrufda yer almalıdır (MK. madde 512/2).
    İskat edilen şahsın iskatla mirascılık sıfatı sona erer. Ancak, iskat mahfuz hissenin tamamına ilişkin olabileceği gibi bir kısmına ilişkin de olabilir.
    Miras hakkından tamamen iskat olunan kimse terekeden hisse talep edemiyeceği gibi tenkis davası dahi açamaz.
    Kısmi iskat halinde ise, mirasçının mirascılık sıfatı devam eder. Çünkü iskat haricinde kalan saklı payın bir kısmını bu mirasçı iktisap edecektir.
    Mirasbırakanın mirasdan iskat ettiği şahıs lehine mal vasiyetinde bulunması da mümkündür.
    İskat şahsidir. İskat olunanın mahfuz hisseli füruuna şamil olamaz.
    İskat haksız ise iskat edilen1 mirasçı davacı: İskata itiraz edebilir ve iskatın iptalini veya tenkisini isteyebilir (MK. madde 512/2).
    Dava, iskat olunan şahıs dışındaki ıskattan yararlanan diğer kanuni mirasçılar aleyhine açılır.
    Genel olarak iskata itiraz nedenleri:
    Davacı genel olarak vasiyetcinin ehliyetsiz olduğunu, iskatın hata, hile, ikrah sonucu yapıldığını ortaya koyarsa veya vasiyetname şeklen geçersiz ise iskat tasarrufu iptal edilir ve mirasçı iskat edilmemiş gibi tüm miras hakkına kavuşur.
    Özel olarak iskata itiraz nedenleri:
    Cezai (olağan) iskatın hükümsüz kılınması konusunda ölüme bağlı tasarrufun genel olarak hükümsüzlüğü yanında Medeni Kanunun 512.maddesinde belirlenen bazı özel durumlarda mirasdan iskat edilen mirasçıya, iskata ilişkin ölüme bağlı tasarrufa itiraz ederek onu kısmen veya tamamen etkisiz bırakma imkanı tanınmıştır.
    İskat edilen mirascı, bu itirazını duruma göre tenkis veya iptal davası açmak suretiyle gerçekleştirir.
    TMK"nun 510.maddesinde "Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf ile saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarma sebebi olarak, 1)Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, 2) Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse mirasçılıktan çıkarabilir" hükmü getirilmiştir. (Ayrıca mirasçının
    temyiz kudretine haiz olarak kasıtlı ve kusurlu davranışlarıyla belirli bir fiili yapması şartı aranacaktır. Ancak, muris kusurlu davranışı ile ıskata neden olan olaylara sebep olmuş ise iskat şartları oluşmayabilir. Bu hususun takdiri ise olayların akışına göre, hakime aittir.)
    TMK"nun 512/1. maddesinde "Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir." 2.fıkrasında "Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer". 3.fıkrasında ise "Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapılmışsa, çıkarma geçersiz olur" hükmü getirilmiştir.
    Bu açıklamalardan sonra, somut olaya dönüldüğünde; Mirasbırakan ..., oğlu olan davacı ve onun çocuklarını mirastan çıkarma sebebini 15.07.2008 tarihli vasiyetnamesinde; "Oğlu Fuat"ın 1990"lı yıllardan itibaren gerek kendisine gerek diğer aile fertlerine karşı oldukça ilgisiz davranmaya başladığı, ilgisizliğinin giderek arttığı, 2000"li yıllardan itibaren ailesi yokmuşcasına hareketetmeye başladığı, hasta kardeşi ve kendileriyle hiçbir şekilde ilgilenmediği, telefondaki rica ve ikazlarına karşı küfürlerle karşılık verdiği gibi bir babaya söylenmeyecek sözleri ve hakaretleri sarfettiği, oğlunun hasta ve muhtaç durumdaki kardeşi Fatih ile hastalığından itibaren ilgilenmediği, ilgisini kestiği, Türkiye"de uzun süreli izin yapmasına rağmen kendilerini ziyarete gelmediği, arayıp sormadığı, hasta olan annesini ziyarete gelmediği, arayıp sormadığı, öldüğünde cenazesine gelmediği, torunlarının da kendilerine aynı babaları gibi hareket ettikleri, arayıp sormadıkları"olarak açıklamıştır.
    Dinlenen davacı tanıkları, davacının mirasbırakana karşı gerekli evlatlık vazifelerini yaptığını, davacının ve eşinin hasta olan kardeşi Fatih"le ilgilendiklerini, davacının annesinin cenazesine aynı gün gelmedi ise de daha sonra geldiğini, torunlarının dedelerini görmeye gittiklerini ancak dedeleri tarafından istenmediğini, murisin, davacının eşinin büyü yapması nedeniyle eşinin vefat ettiğini düşündüğünü, davacıdan bu nedenle eşinden ayrılmasını istediği anlaşılmaktadır.
    Toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının mirasbırakana karşı gerekli evlatlık vazifelerini yerine getirmeye çalıştığı, ailesini ziyarete gittiği, annesinin ölümünde geçde olsa geldiği, kardeşi ile ilgilendiği, murisin davacının eşinin murisin eşine büyü yaptığı yönünde murisin yanılgılı bir düşünce içinde olduğu, davacının vasiyetnamede kendisine söylendiğini belirtiği sözler ve hakaretlerin davalı tarafça ispat edilemediği, bu itibarla miraçılıktan çıkarmanın geçerli olmadığı ortadadır.
    Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu 15.07.2008 tarihli vasiyetname ile mirasbırakan ..."un çocuğu olan davacı hakkında gösterdiği sebeplerin, mirasçılıktan çıkarma sebebi sayılabilecek nitelik ve nicelikte bulunmadığı gözetilerek, TMK. nun 512. maddesinin 3. fıkrasının ilk cümlesi uyarınca mirasçılıktan çıkarmanın tasarruf nisabı oranında geçerli olacağı, başka bir ifade ile davacının saklı payını isteyebileceği ve davaya tenkis davası olarak devam edilebileceği düşünülmeden, istemin tümden reddilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı için takdir edilen 1.480 TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi