1. Hukuk Dairesi 2016/662 E. , 2016/1103 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE YIKIM
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi.Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı mülkiyeti ... ait 1559 parsel sayılı taşınmaza davalı şirketlerin yapılaşmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, ölçüm hatası sonucu, fabrika binalarının dava konusu taşınmaza taşkın hale geldiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Dahili davalı, kendisine kusur izafe edilemeyeceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,yargılama sırasında yapılan imar uygulaması ile taşkın yapıların tamamının davalılar taşınmazında kaldığının belirlendiği, imar uygulamasının iptali yönünde de herhangi bir dava açılmadığı davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar Dairece " ... imar uygulaması sonucu tarafların çekişme konusu taşınmazda paydaş hale geldikleri, çekişmenin Medeni Kanunun paylı mülkiyet hükümleri gözetilerek çözüme kavuşturulması" gerektiği gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulup yeniden yapılan yargılama sonunda davacı Hazinenin dava konusu taşınmazı kullanmaktan men edildiği, davacının da taşınmazın her zerresinde payı bulunduğu gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteği yönünden davacı Hazinenin payına ilişkin olarak davanın kabulüne, yıkım isteği bakımından ise davanın reddine ilişkin olarak verilen karar bu kez Dairece "... çekişme konusu 1559 parsel sayılı taşınmazın 26.3.1999 tarihinde yapılan şuyulandırma işlemi sonucu oluşan 248 ada 6 sayılı imar parselinin 14.2.2006 tarihinde yeniden imar uygulamasına tabi tutularak 418 ada 9, 11, 15 nolu imar parsellerinin oluştuğu; 9 nolu imar parselinin dava dışı ....Şirketi adına, 11 nolu imar parselinin davacı ... ve üçüncü kişi ..., 15 nolu imar parselinin davacı... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Bu durumda; yeni oluşan mülkiyet durumuna göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur.Ne varki mahkemece, sonradan yapılan imar uygulaması ile oluşan yeni mülkiyet durumu değerlendirilmemiş, davacı ..."nin davaya konu ettiği davalı şirketlere ait (B), (D),(G) harfleri ile gösterilen binaların hangi imar parsellerinin sınırları içerisinde kaldığı keşfen belirlenmemiştir.
Hâl böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere; mahkemece yerinde yeniden uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması, yeni oluşan imar parselleri ve mülkiyet durumuda gözetilmek ve değerlendirilmek suretiyle davaya konu edilen (B), (D),(G) harfleriyle gösterilen binaların içinde kaldığı taşınmazların kuşkuya yer verilmeyecek şekilde belirlenmesi, gerektiğinde 3194 Sayılı Yasanın 18.maddesi hükmünün gözetilmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir." gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davalı ... Şirketine ait (B) ve davalı ... ve Ticaret Limited Şirketine ait (D) harfi ile gösterilen binaların 418 ada 9, davalı ... ve Ticaret Limited Şirketine ait (G) harfi ile gösterilen binanın ise 418 ada 11 sayılı imar parsellerinin sınırlarının içersinde kaldığının keşfen saptandığı, bilahare çekişme konusu 418 ada 9, 11 ve 15 sayılı imar parsellerinin yeniden imar uygulamasına tabi tutularak 418 ada 36, 38 ve 39 nolu imar parsellerinin oluştuğu; 36 nolu imar parselinin dava dışı ...ve Tic.Ltd.Şirketi, 38 nolu imar parselinin davacı ... ve davaya dahil edilen ..., 39 nolu imar parselinin davacı ... adına yazıldığı, (B) ve (D) harfi ile gösterilen binaların 418 ada 36, (G) harfi ile gösterilen binanın 418 ada 38 sayılı imar parselinin sınırları içersinde kaldığının keşfen saptandığı, dava konusu (B) ve (D) harfleri ile gösterilen binalar açısından müdahalenin sözkonusu olmadığı buna karşın davalı ...ve Ticaret Limited Şirketine ait (G) harfi ile gösterilen binanın bulunduğu 38 nolu imar parselinin paylı mülkiyete konu olduğu bu durumda maliklerden her biri el atmanın önlenmesini tek başına isteyebilir ise de el atmanın yanı sıra yıkım da istenmesi halinde tüm müşterek maliklerin birlikte dava açmaları gerektiğinden ve bu konuda Hukuk Genel Kurulunun 13/06/1984 gün ve 1982/14-358 E. 1984/710 K. sayılı içtihatı da gözetilerek, gerek dava açılırken hazine yanında diğer malik davacı olmadığı gibi dava sonrasında da diğer malik ... davaya katılmış olmakla birlikte bu yönde bir isteğinin de olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TMK"nun 693/son fıkrasına göre paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin konunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir. Bu durumda diğer paydaşın bir isteğinin olmadığı şeklindeki gerekçe doğru değil ise de çekişme konusu 418 ada 9, 11 ve 15 sayılı imar parsellerinin 23.09.2010 tarihinde yeniden imar uygulamasına tabi tutularak 418 ada 36, 38 ve 39 nolu imar parsellerinin oluştuğu; 36 nolu imar parselinin dava dışı ... ve Elektrik Malz.San.ve Tic.Ltd.Şirketi, 38 nolu imar parselinin davacı ... ve davaya dahil edilen ..., 39 nolu imar parselinin davacı ... adına kayıtlandığı, (B) ve (D) harfi ile gösterilen binaların 418 ada 36 ve (G) harfi ile gösterilen binanın 418 ada 38 sayılı imar parselinin sınırlarının içersinde kaldığının keşfen saptandığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki; geri çevirme neticesinde temin edilen belgelerden çekişme konusu 418 ada 9, 11 ve 15 nolu imar parsellerinin bulunduğu alanda 2010 yılında yapılan imar uygulama işleminin ... İdare Mahkemesinin 2010/832 E. 2011/1580 K. Sayılı ilamı ile iptal edildiği ve kararın derecattan geçerek 28.02.2014 tarihinde kesinleştiği, bu nedenle 18.02.2015 tarih ve 2015/230 sayılı Belediye Encümen kararı ile şuyulandırma işleminin yeniden yapılmasına ilişkin karar alındığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, dava konusu parsellerde yapılmakta olduğu anlaşılan imar çalışmalarının hangi aşamada olduğunun araştırılması, sonuçlanmamış ise imar uygulamasının sonucunun beklenmesi, ondan sonra hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 03.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.