Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/9943
Karar No: 2021/9278
Karar Tarihi: 29.09.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/9943 Esas 2021/9278 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/9943 E.  ,  2021/9278 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davaların reddine dair verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; murisleri ... ve kardeşlerine mirasen intikal eden gayrimenkulde 1/3’er hisseleri bulunduğunu, dava dışı ...’in 1/3 hissesini davalıya satması üzerine açılan önalım davasının kabulüne karar verildiğini, bundan sonra davalı tarafın yargılamanın iadesi talebinin kabulü ile önalım davasının reddine karar verilerek gayrimenkulun 1/3 hissesinin davalı adına tescil edildiğini, önalım davasının kabulü kararının kesinleşmesi tarihinden yargılamanın iadesi talebinin kabulü sonrası yapılan yargılamada davanın reddi kararının kesinleşmesine kadarki dönemde bakımsız halde olan gayrimenkule 145.000TL’yi bulan masraf yapıldığını, masrafların dış cephe boya ve onarımı, sıhhi ve elektrik tesisatının yenilenmesi, çatı onarımı, kombi ve kalorifer tesisatı yapılması, çelik kapı takılması, banyo ve mutfak tadilat ve tamiratı, komple boya ve badanadan oluştuğunu, masrafların binanın değerini arttırdığı halde davalının ödeme yapmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 35.000TL masrafın tamirat tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı, asıl ve birleşen davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın HMK 114/g maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan reddine dair verilen hükmün davacı tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 12/03/2015 tarihli ve 2014/47056 Esas 2015/8093 Karar sayılı kararıyla, “ Davacılar vekiline UYAP üzerinden gönderilen ihtar usulüne uygun olarak çıkartılan tebligat olmadığından, gider avansı süresinde yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrasında birleşen davada davacı ...; davalının dairesini de içerecek şekilde binanın tamamını kapsayan tamirat sonrasında davalının dairesi de dahil tüm binanın değerinin arttığını, söz konusu işler yönünden masraflara yarı oranında katkıda bulunulduğunu, işlerin yürütümünün ise kardeşi ... tarafından sağlandığını, davalının halen binada oturduğunu ve masraflara hiç katkısı olmadığını ileri sürerek; dava konusu alacağın miktarı bilirkişi incelemesinden sonra belirlenebilir olduğundan, şimdilik 30.000TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece; paydaşlar tarafından taşınmaza yapılan faydalı ve zorunlu masrafların davalıdan tahsili istenilmiş ise de ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, paydaşların satış suretiyle ortaklığın giderilmesini istemeden sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak yapılan giderler için dava açmalarında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen davada davacılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, taşınmazda yapılan (zorunlu ve faydalı masrafların) giderlerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemlerine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Türk Borçlar Kanunu"nun konuya ilişkin 77 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade borcunun kapsamı ve yapılmış olan giderlerden hangilerinin geri istenebileceği, giderlerin niteliğine ve zenginleşen kimsenin iyiniyetli ya da kötü niyetli oluşuna göre farklılık göstermektedir.
“Geri vermenin kapsamı” başlığı altında düzenlenen TBK"nın 79. maddesinin ilgili bölümü şöyledir; “Sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür.”
Zenginleşen, zenginleşmeyi iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür.”
80. maddesi; “Zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir.
Zenginleşen iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.
Zenginleşen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak kendisine karşılık önerilmezse o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen kanun hükümlerinin değerlendirilmesi bakımından, öncelikle yapılan masrafların niteliği üzerinde durmak gerekmiştir. Kanunda tanımları yapılmamış olmakla birlikte, bir şeyin varlığını ve değerini korumak için yapılması gerekli olan harcamalar; zorunlu, birşeyin değerini ve verimini artırmak için yapılan harcamalar; faydalı ve hiçbir gereği yokken sadece kişisel zevkler için yapılan harcamalar ise; lüks olarak nitelendirilmektedir. (Akıntürk, Turgut, Borçlar Hukuku, 17.baskı, Beta Basım, İstanbul, 2011, s109.)"
Somut olayda; asıl ve birleşen davada davacılar, dava dışı İsmet’in taşınmazdaki 1/3 payını 06/10/2005 tarihinde davalıya satması üzerine diğer malikler tarafından açılan önalım davasının kabulüne, davalı adına olan 1/3 hissenin iptali ile ½ oranında diğer hissedarlar olan davacılar adına tescil edildiği tarihten, davalının yargılamanın iadesi talebinin kabulü ile 1/3 hissenin yeniden 16/04/2012 tarihinde davalı adına tescil edildiği tarihe kadarki dönemde binanın tümünde ve yine davalıya ait konutta, tamamı kendilerine ait olduğu inancıyla yapılan tamirat ve tadilat masrafları nedeniyle davalının zenginleştiğini ileri sürerek hissesi oranında davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede yapılan incelemede; dava dışı İsmet’in taşınmazdaki 1/3 payını 06/10/2005 tarihinde davalıya satması üzerine diğer malikler tarafından açılan önalım davasının kabulüne, davalı adına olan 1/3 hissenin iptali ile ½ oranında diğer hissedarlar olan davacılar adına tescilinden sonra, davalının önalım davasına yönelik yargılamanın iadesi talebinin kabulü ile 1/3 hissenin yeniden 16/04/2012 tarihinde davalı adına tescil edilmiş olduğu; eş söyleyişle geçerli sebebin ortadan kalktığı anlaşılmakla mahkemece, asıl ve birleşen davada davacıların, taşınmaz için yaptıkları zorunlu ve yararlı giderleri talep edebilecekleri nazara alınarak sonucuna uygun şekilde karar verilmesi gerekmektedir. Bu durumda, az yukarıda mahkemenin gerekçesinde değinilen hususun, tarafların baştan itibaren taşınmazda paydaş olmaları durumunda uygulama alanı bulacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
O halde mahkemece; yukarıda açıklanan yasal hükümler çerçevesinde değerlendirme yapılarak işin esası incelenmeli, tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durulmalı, bundan sonra davalının sebepsiz zenginleştiğinin tespiti halinde davalının taşınmazda paylı mülkiyet sahibi olduğu ve hissesi oranında sorumlu olduğu gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 108,80 TL peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi