9. Hukuk Dairesi 2008/12865 E. , 2010/3166 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, ihbar, kıdem, izin ve vergi iadesi ile kötüniyet tazminatı
alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre ile tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
B-) Dava, iş sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kötüniyet ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin ve vergi iadesi alacaklarının tahsili talebine ilişkindir.
Davacı, davalı işyerinde çalışır iken iş kazası geçirdiğini, bu nedenle işveren aleyhine açtığı tazminat davasının lehine sonuçlandığını ve Şişli 2. İcra Müdürlüğünün 2005/846 takip sayılı dosyasında devam etmekte olduğunu, bu dava nedeniyle davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin kötüniyetle fesih edildiğini belirterek kötüniyet ve kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı ve vergi iadesi alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının iş sözleşmesinin 25/II-g maddesi uyarınca haklı nedenle fesih edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacı işçinin iş güvencesi kapsamında olup, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesi davası açmadığından kötüniyet tazminatı isteyemeyeceğinden reddine, davacının devamsızlık olgusunun işveren tarafından somut delillerle ispatlayamadığından iş akdinin haksız fesih edildiğinden kıdem tazminatı ile yıllık izinlerini kullanıldığı veya ücretlerinin ödendiğinin işverence izin defteri veya izin belgesi gibi yazılı delillerle ispatlayamadığı için izin ücreti talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
1-) Mahkemece vergi iadesi konusunda gerekçeli kararın gerekçe bölümünde “davacının vergi iadesi alacağına esas fatura ve fişleri işverene verdiğini ispat edemediğinden vergi iadesi alacağına ilişkin talebin reddine” şeklinde belirtilmiş ise de kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında bu talebe ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği görülmektedir. Söz konusu vergi iadesi talebine ilişkin herhangi bir araştırma yapılmadığı dosya kapsamından anlaşıldığından bu konuda gerekli inceleme ve değerlendirme yapılmak ve ortaya çıkacak sonuca göre karar vermek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2-) Taraflar arasında diğer bir uyuşmazlık, davacı işçinin kullandırılmayan yıllık ücretli izinleri süresi ile bu sürelere ait ücretlerin ödenip ödenmediği konusunda toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Sözleşmenin feshi anı, yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak Kanunda belirtilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir.
Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve 4857 sayılı İş Kanununun 34. maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9.HD. 24.10.2008 gün 2007/ 30158 E, 2008/ 28418 K.). O halde, izin ücreti için uygulanması gereken faiz, yasal faiz olmalıdır.
Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirim yapılması doğru değildir.
Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
Somut olayda davacının davalı işyerinde 23.6.1997–4.5.2005 tarihleri arasıda toplam 7 yıl, 9 ay, 27 gün çalıştığı, bu süreye ilişkin olarak 7 yıl için 106 günlük yıllık ücretli izin alacağına hükmedilmiştir. Oysa dosya içerisinde bulunan imzalı 31.Mart.2005 tarihli ücret bordrosunda 21 günlük izin ücreti tahakkuku yapıldığı davacının kendi tanığı da davacının izinlerini kullandığını beyan ettiği dikkate alındığında yıllık ücretli izin konusunda gerekli inceleme ve araştırmanın yapılmadığı görülmektedir. Yıllık ücretli izin defteri veya eşdeğer belge ile ispatlanması gerektiği nazara alındığından ücret bordrosunun davacıya gösterilerek diyeceklerinin sorulması ve davacının beyanı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 9.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.