21. Hukuk Dairesi 2014/24639 E. , 2015/17091 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yalova İş Mahkemesi
TARİHİ : 02/06/2014
NUMARASI : 2005/1-2014/211
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 16.07.1987 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 6,10 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece sürekli iş göremezlik oranı %21,20 olarak kabul edilmekle birlikte Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun belirlediği % 35,00 sürekli iş göremezlik oranına göre tazminatın belirlendiği hesap bilirkişi raporu hükme esas alınarak maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne, karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı şirket ile dahili davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece kurulan hüküm aşağıda açıklanan nedenlerle isabetli değildir.
Uyuşmazlık davacıdaki sürekli iş göremezlik oranın belirlenmesine ve zaman aşımına ilişkindir.
Mahkemece davacının sürekli iş göremezlik oranının %35,00 olduğuna ilişkin Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 29.07.2013 tarihli raporu esas alınarak davacının maddi ve manevi tazminat istemleri hakkında karar verilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 19. maddesidir. Anılan maddeye göre iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum sağlık kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalının sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanacağı, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hallerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği bildirilmiştir. Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 45. maddesinde sürekli iş göremezlik gelirinin iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya bağlanacağı bildirilmiştir.
Öte yandan 5510 sayılı Yasa’nın 95. maddesine göre "Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.
Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesinde; Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının 5510 sayılı Yasa’ya aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı, 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığı tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu, bildirilmiş, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Yüksek Sağlık Kurulunca inceleneceği bildirilmiştir
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 28.06.1976 gün ve 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda; Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet ve Sağlık Kuruları Daire Başkanlığı tarafından bildirilen kurumu bağlamamak üzere zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan işçinin maluliyetinin gerekmediğine ilişkin karara davacı tarafça yapılan itiraz sonucu Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından 12.12.2006 günlü kararla maluliyetin gerekmediği bildirilmiştir. Davacının iş kazası kolundan gelir bağlanması için yaptığı başvuru ve tahkikat sonucunda ise Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet ve Sağlık Kuruları Daire Başkanlığı tarafından bu kez (Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 07.11.2008 tarihli raporlarına göre ) davacının sürekli iş göremezlik oranının 21,20 olduğuna karar verilmiş itiraz üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından 31.03.2010 günlü kararla (İstanbul Tıp fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalının 02.02.2010 tarihli raporlarına göre) sürekli iş göremezlik oranının azalma kaydıyla %10 olduğu bildirilmiştir. Yüksek Sağlık Kurulu raporuna da itiraz edilmesi üzerine Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu tarafından yapılan inceleme sonucunda 29.07.2013 tarihli raporla davacıda iş kazası sonucu % 35 oranında sürekli iş göremezlik meydana geldiği bildirilmiştir. Hal böyle olunca Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporları arasındaki çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulu tarafından giderilmesi gerekirken, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporundaki % 35,00 sürekli iş göremezlik oranının tazminatın belirlenmesinde esas alınması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Zaman aşımına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Her şeyden önce davalı tarafça süresi içerisinde zaman aşımı ileri sürülmüş olup bu savunmaya neden itibar edilmediğinin gerekçesi yazılmaksızın hüküm tesisi hatalıdır.
Dava konusu olay nedeniyle, davacı 09.06.1997 tarihli kısmi dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500,00-TL maddi ve 100,00-TL manevi tazminat istemli olarak dava açmış, bu dava görülmekte iken 28.04.2014 tarihinde maddi tazminata ilişkin istemini ıslah yoluyla artırmış ve mahkemece davacının maddi tazminat ile ilgili hüküm kurulması sırasında ıslah konusu maddi tazminat istemi de dikkate alınmıştır.
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı yasanın 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
Dava konusu olayda sağ gözüne çapak kaçan davacının bedensel zararının değişen ve gelişen bir durum gösterip göstermediği dosya içerisindeki sürekli iş göremezlik durumuna ilişkin olarak düzenlenen raporlar ve dayanaklarında belli değildir. Değişen ve gelişen bir durum söz konusu ise zaman aşımının başlangıcı yukarıda açıklandığı üzere hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarih olup, aksi halde zaman aşımının olay tarihinden başlatılması gerekir.
Hal böyle olunca, maddi tazminat isteminin artırılmasına ilişkin ıslah üzerine, davacıdaki bedensel zararın değişen ve gelişen bir durum taşıyıp taşımadığı, değişen ve gelişen bir durum söz konusu ise hastalığın seyrini tamamladığı tarih belirlenmeden eksik inceleme ve araştırma ile ve süresinde ileri sürülen zaman aşımı itirazına değer verilmeme nedeni açıklanmaksızın maddi tazminatın ıslahen artırılan bölümünü de kapsar biçimde tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Öte yandan gerekçede sürekli iş göremezlik oranının %21 olduğu açıklandığı halde %35 üzerinden maddi tazminatın hesaplandığı hesap raporunun hükme esas alınması isabetsiz olduğu gibi harcı yatırılmak suretiyle usulünce taraf teşkili yapılmak suretiyle açılmış bir dava bulunmadığı halde Sosyal Güvenlik Kurumunun davada taraf olduğunun kabulü ile hakkında hüküm kurulması da isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; yukarıdaki açıklamalarda dikkate alınmak suretiyle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu ile Adli tıp 3.ihtisas Kurulunun sürekli iş göremezlik oranının tespitine ilişkin kararları arasında ortaya çıkan çelişkiyi Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan yeniden rapor almak suretiyle gidermek, davacıdaki bedensel zararın değişen ve gelişen durum olup olmadığını, değişen ve gelişen bir durum söz konusu ise hastalığın seyrini tamamladığı tarihi belirlenmek, Sosyal güvenlik Kurumu aleyhinde usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gözetilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı şirket ile dahili davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Ak Tops Tekstil San A.Ş "ne iadesine, 29.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.