Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14254
Karar No: 2016/170

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/14254 Esas 2016/170 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/14254 E.  ,  2016/170 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 13/03/2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15/09/2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... vekili ... ile diğer taraftan ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili 08.07.2008 havale tarihli dava dilekçesi ile; ... ili, ... ... 2. kısım 756 ada 179 parsel sayılı taşınmazın öncesinde davacı adına kayıtlı iken davalılar ... ve ...’in sahte nüfus cüzdanı ve sahte vekâletname düzenlemek suretiyle taşınmazı ... isimli kişiye sattıkları, ..."ın da kısa bir süre sonra taşınmazı ...’ye sattığını; ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/224 E. - 2006/417 K. sayılı ilâmıyla davalılar ... ve ...’in sahte resmi evrak tanzimi ve tapuda devir yapmak suçlarından mahkum olduklarını, davacının taşınmazı tapuda devralanlar aleyhine açtığı davanın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/151 K. sayılı ilâmıyla, tapu kaydına güvenen iyi niyetli üçüncü kişinin korunacağı gerekçesiyle, reddedildiğini müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.000,00.- TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
    Davacı vekili 20/12/2012 tarihli dava dilekçesi ile, harcını yatırmak suretiyle tazminat miktarını 510.000,00.- TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı ... cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’inde bulunmuş esas yönünden ise sahte nüfus cüzdanı ve sahte vekâletname ibrazı karşısında görevlilerin bu keyfiyeti fark etmelerinin hayatın olağan akışıyla bağdaşmayacağı bu nedenle devletin sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine savunmuştur.
    Davalı gerçek kişiler duruşmalara katılmamış ve herhangi bir cevap vermemişlerdir.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 403.750,00.-TL alacağın dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapuda sahte vekaletnameye dayalı satış nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
    Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; davalı ...’nun dava dışı ...’a ait elde ettiği nüfus cüzdanının üzerine davalı ...’nın fotoğrafını yapıştırıp müşteki ... tarafından ...’a ... ... mahallesindeki 756 ada 179 parselin satışı için yetki içeren ... Noterliğince verilen 09.10.1995 tarih ve ... yevmiye nolu sahte vekaletname çıkarttığı, ayrıca davalı ...’in nüfus idaresine başvurarak ... adına sahte nüfus cüzdanını çıkartarak davacı ...’a ait taşınmazı
    17.10.1995 tarih ve 6278 yevmiye nolu satış senedi ile ...’a satıldığı, ...’ın da bu taşınmazı daha sonra ...’ye sattığı; ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/248 E. 2007/363 K sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda ... Noterliğince verilen 09.10.1995 tarih ve ... yevmiye nolu vekaletnamenin sahteliği belirlenerek sanık ... ve sanık ... hakkında resmi evrakta zincirleme sahtecilik suçundan dolayı hapis cezası verildiği, ... hakkındaki hükmün kesinleştiği, ... hakkındaki mahkumiyet kararının Yargıtay’ca bozulduğu ve bozma sonrası aynı suç nedeniyle ... hakkında mahkumiyet hükmü kurularak netice itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği; davacı ...’un ise taşınmazının sahte belge ile satışını öğrendikten sonra 03/09/1996 tarihli dilekçe ile Ahmet Dertli’ye husumet yönelterek tapu iptali ve tescil davası açtığı, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/05/2004 gün ve 1996/803-151 karar sayılı ilâmıyla “..., ... ve arkadaşlarının sahtecilik eylemlerinden dolayı haklarında mahkumiyet kararı verilmiş ise de davalı Ahmet Mertli’nin iyi niyetli olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2006/3991-5988 sayılı ilâmıyla onandığı, karar düzeltme isteğinin ise Dairenin 13/11/2006 tarih ve 2006/9421-11023 sayılı ilâmıyla reddedilerek hükmün kesinleştiği, kesinleşme tarihi itibariyle de davacının taşınmazın mülkiyetini geri alma imkanı olmaksızın kaybettiği anlaşılmıştır.
    4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup burada, devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü; sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu, devletin sorumluluğu için önem taşımayıp sadece, Devletin memuruna rücu sırasındaki iç ilişkide önemlidir.
    Dava konusu edilen olayda; tapudaki işlemin dayanağını oluşturan vekaletnamenin sahtecilik yolu ile elde edildiği ve davacıya ait taşınmazın yolsuz olarak elinden çıktığı, kesinleşen mahkeme kararları ile sabittir. Davacının zararının kaynağı da; başından beri birleşen tüm işlemlerle birlikte sağlanan bu yolsuz tescildir.
    Bu durumda; davacının sahte vekaletnameye dayalı olarak elinden çıkan taşınmazı nedeniyle uğradığı zararın sadece sahte vekaletname düzenlenmesi ile değil, bu sahte vekaletnamenin tapuda yapılan tescil işlemine dayanak olarak alınmasıyla ortaya çıktığı muhakkak olup, bu durumda, davacının zararı ile tapuda yapılan işlem arasında uygun illiyet bağının kesildiğinden söz edilemez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2007/4 - 422 - 2007/536 sayılı kararı da benzer niteliktedir. Davacının zararı, tapu dairesinde yapılan işlemden kaynaklanmakta olup, dava konusu olayda, Devletin sorumluluğuna ilişkin uygun illiyet bağı ve TMK"nın 1007. maddesi uyarınca kusursuz sorumluluk ilkelerine dayanak olarak zararın tazminine ilişkin koşullar oluştuğundan, işin esasına girilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Ayrıca; TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 60. maddesindeki zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK"nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146) maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esastır. Davacının zararı, Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tapu iptali davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesi ile oluşmuş olup bu tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süreside dolmamıştır. Ancak;
    Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin zararın oluştuğu değerlendirme tarihi olan 13/11/2006 gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
    Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle zemine, varsa üzerindeki yapıya da Bayındırlık birim fiyatlarına göre belirlenen bedelden yıpranma payı da düşülmek suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir.
    Bu nedenle, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi ve yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınması ve değerlendirme tarihi olan 2006 yılında dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, taşınmaza, proje üretmek suretiyle değer biçen geçersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi, doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı ...nin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100,00.- TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...ye verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın 297/1-ç ve aynı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 12/01/2016 günü oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi