3. Hukuk Dairesi 2015/18550 E. , 2017/4885 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı kurumca ,tarımsal sulamada kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği gerekçesiyle yapılan haksız tahakkukun yersiz olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı kurumca yapılan 53.125,40 TL lik kaçak tahakukukunun ilk etapda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2000 TL sinden ıslahla 46.516,02 TL sinden sorumlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; cevap dilekçesinde; yapılan tahakukukun usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir .
Mahkemece ; davanın kabulü ile; 201309192028ae4el tahakkuk fiş numarasına istinaden 53.125,40 TL borcun 46.516,02 TL"lik kısmından davacının borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş ; sözkonusu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir
1-)Uyuşmazlık kaçak tahakkukuna dayalı menfi tespit davası niteliğindedir .
Tarımsal sulama abonesi davalı hakkında tutulan 05.09.2013 tarih 6029 Sayılı Kaçak Elektrik Tespit Tutanağında ;" fiş içine yerleştirilmiş özel elektronik devre ile sayacın nötrüne gerilim vermek suretiyle sayacın çalışmasının engellendiği "zapt altına alınmıştır.
Davacı hakkında kaçak kullanıma yönelik .... Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davacının CMK 223/2 maddesi uyarınca "Dellil yetersizliğinden" beraat kararı verildiği anlaşılmıştır .
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde
verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde öncekine kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakiminin, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. Ancak bu bağlayıcılık ve kesin delil niteliği ceza davasında yargılanan kişi yönünden söz konusudur. Ceza mahkemesinde sanık olarak yargılanan kişi dışında başkaları hakkında açılan hukuk davasında bu kurallar uygulanamaz.
Yukarıda açıklanan hukuki olgular dikkate alındığında ceza mahkemesince verilen beraat hükmünün görülmekte olan davada mahkemeyi bağladığından ve ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararının görülmekte olan dava yönünden de kesin hüküm oluşturacağından söz edilemez.
2-)Tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13/a maddesi hükmü gereğince; dağıtım sistemine, sayaçlara, ölçü sistemine ya da tesisata müdahale edilerek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle eksik veya hatalı ölçüm yapılması, hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı şekilde elektrik enerjisi tüketilmesi kaçak elektrik tüketimi olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda; .... Diyarbakır İl Müdürlüğünce tutanak tanzim edilerek "fiş içine yerleştirilmiş özel elektronik devre ile sayacın nötrüne gerilim vermek suretiyle sayacın çalışmasının engellendiği " belirtilmiştir.
Bu durum karşısında, davacı hakkında tanzim edilen ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli tutanaktaki tespit raporuna göre davacının müdahale edilen sayaç üzerinden elektrik kullandığı belirlendiğinden ve bu şekilde kullanımın yönetmelik hükümlerine göre kaçak elektrik kullanımı olarak kabulü gerekirken, aksi yönde görüş bildiren bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dosyanın konusunda uzman üçlü bilirkişiye tevdi ile, uzman bilirkişi kurulundan , davalının davacı taraftan isteyebileceği
kaçak bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken, mahkemece eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-) Bozma kapsamına göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir .
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 3. bendde açıklanan nedenle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, , peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.