3. Hukuk Dairesi 2016/11609 E. , 2017/4900 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki Nafakanın Kaldırılması ve İstirdat Davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, "Yoksulluk nafakasının kaldırılması hususunda davacı tarafça vazgeçme beyanı verildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,iştirak nafakasının kaldırılması hususunda velayetin değiştirilmesiyle nafaka yasa gereği kalkmış olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,velayetin fiilen el değiştirilmesinden sonra fazladan ödenmiş olduğu tespit edilen 5.779,52 tl nin davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,davacının istirdadını talep ettiği miktarı davalı tarafa ödemekte olduğu yoksulluk nafakasından mahsubuna ilişkin talebinin alacakların ve borcu nevi itibarıyla mahsup şartları oluşmadığından reddine," yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra , dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile Üsküdar 2.Aile Mahkemesinin 2007/150 esas-2008/110 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin annesine verildiğini, daha sonra açılan davalar neticesinde kızının velayetinin tarafına verildiğini, davanın Yargıtayda olduğunu, 07.12.2009 tarihinden itibaren müşterek çoçuğun kendisiyle kaldığını buna rağmen davalı tarafından takibe konulan nafaka ilamları gereği eşine ve kızına nafaka ödediğini, davalının kızı için hiç harcama yapmadığını, yeniden evlendiğini, beyanla davalı için ödediği yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, kızının fiilen yanında kaldığı dönem için davalıya ödediği 36 aylık iştirak nafaka bedelinin iadesine, olmadığı takdirde yoksulluk nafakasından mahsubuna karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece,"Yoksulluk nafakasının kaldırılması hususunda davacı tarafça vazgeçme beyanı verildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,iştirak nafakasının kaldırılması hususunda velayetin değiştirilmesiyle nafaka yasa gereği kalkmış olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına , velayetin fiilen el
değiştirilmesinden sonra fazladan ödenmiş olduğu tespit edilen 5.779,52 tl nin davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,davacının istirdadını talep ettiği miktarı davalı tarafa ödemekte olduğu yoksulluk nafakasından mahsubuna ilişkin talebinin alacakların ve borcu nevi itibarıyla mahsup şartları oluşmadığından reddine," karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dava, iştirak nafakasının ve yoksulluk nafakasının kaldırılması ;fiilen baba yanında kalan çocuk yönünden ödenen iştirak nafakasının yoksulluk nafakasından mahsubu talebine ilişkindir .
İstirdat davası, İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödendiği iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.
İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İlk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. İkinci şart ise, maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehditi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır (İİK.m.72/Vll).
İstirdat davasında önemle vurgulanması gerekli bir husus daha vardır ki, o da; borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde istirdat davasının açılması gerekir (İİK.m.72/Vll). Dolayısıyla, borçlunun parayı doğrudan alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelin icra dairesine ödendiği tarihte 1 yıllık istirdat davası açma süresi başlar. Paranın icra dairesince alacaklıya ödendiği an, 1 yıllık istirdat davası açma süresinin başlaması bakımından önemli değildir. Borcun ödenmesi takside bağlanmışsa, 1 yıllık dava açma süresi son taksidin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Kanunda öngörülen süre, hak düşürücü süre olduğundan; taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece re"sen gözönüne alınır. Mahkemenin yargılamanın her aşamasında hak düşürücü süreyi kendiliğinden dikkate alması ve İİK"nun m.72/Vll"de öngörülen bir yıllık dava açma süresini geçiren borçlunun açtığı istirdat davasını reddetmesi gerekir (HGK 2007/3-164 E, 2007/204 K, 11.04.2007 gün).
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında, 11.107.88 TL fazla iştirak nafakası ödemesi bulunduğu, ancak davanın istirdat davası niteliğinde olması gereği İİK"nun 72. maddesinin uygulanması gerektiği ve bu madde de belirtilen süre zarfında geriye doğru talepte bulunabileceği, belirtilmesine rağmen 1 yılı aşan süre yönünden de hesaplama yapılarak 5.779,52 TL nin davalıdan tahsili yönünde karar alınması usul ve yasaya aykırıdır .
Hal böyle olunca mahkemenin, İİK"nun 72/Vll.maddesi ve 11.04.2007 tarihli HGK. kararı ışığında davacının dava tarihinden geriye doğru son bir yıl içinde ödediği fazla nafaka miktarının tesbit edilip, bu miktara hükmedilmesi gerekirken, yukarıda yazılı şekilde (1 yılı aşan süre yönünden de) hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
06.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.