1. Hukuk Dairesi 2019/643 E. , 2021/1472 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.03.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalar muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacı, mirasbırakanı ..."ın 1658 ve 1659 parsel sayılı taşınmazlarını davalı kızı ... ile torunu olan davalı ..."a, birleştirilen davada ise, mirasbırakanın toplam 14 parça taşınmazını davalı oğlu..."ye devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, mirasbırakanın 1998 yılında tüm mirasçılarının katılımı ile hazırladığı tarihsiz, "feragatname" başlıklı belge ile ada ve parsel sayıları belirtilmeksizin tüm malvarlığını paylaştırdığını, davacıya ve kardeşi ..."ye 27 adet arsa, 12 dönüm zeytinlik, 12 dönem mandalina bahçesinin 1/4 payını verdiğini, davacının 13 adet taşınmazı mirasbırakana sattırdığını, dava konusu taşınmazların feragatnameye göre mirasbırakanın eşi Şerife"ye verildiğini, Şerife"nin istemi doğrultusunda taşınmazların kendilerine devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davanın ayrı ayrı reddine dair verilen her iki karar da Dairece ""...öncelikle davalıların savunmasının dayanağını teşkil eden feragatname başlıklı belge aslının taraflardan temin edilmesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 676. maddesindeki düzenlemeye göre ..yazılı olması ve tüm mirasçıların imzalarını taşıması koşuluyla başkaca şekil şartı aranmaksızın yapılan paylaşım sözleşmesinin mirasçılar bakımından bağlayıcı olacağı hükmü gözetilerek, anılan belgeye TMK"nin 676. maddesi kapsamında geçerlilik tanınıp- tanınmayacağının değerlendirilmesi, gerek davalılara gerekse dava dışı tüm mirasçılara bu sözleşme kapsamında temlik yapılıp-yapılmadığının belirlenmesi, gerekirse sözleşmenin zemine uygulanarak ada ve parsellerinin saptanması, mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınmaz mallar ve kazandırmaların araştırılması, muris tarafından üçüncü kişilere satılıp, bedelinin davalılara verildiği iddiası üzerinde durulması, lehine kazandırmalarda bulunulan mirasçıların ve bu kazandırmaların saptanması, tapu kayıtları, temliklere ilişkin akit tabloları ve varsa dayanak belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması, böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup-bulunmadığı hususunun toplanan ve toplanacak delillerle duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve her iki davanın birleştirilerek değerlendirilmesi gerektiği..." gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davaların birleştirilmesine karar verilerek, feragatname başlıklı belgenin fenni ve tasarruf yönünden uygulamayı haiz olmadığı, asıl ve birleştirilen davada davacıya temlik edilen bir taşınmaz bulunmadığı, temliklerin mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..."ın 15/11/2006 tarihinde öldüğü, geride çocukları ... ile kendisinden önce ölen kızı ..."den olma torunları ... ve ... ile kızı ..."den olma torunları..., ... ve ..."yi bıraktığı, davacının mirasbırakanın torunu ... ve davalıların ise kızı ... ile oğlu..."den olma torunu ... olduğu, mirasbırakanın 1658 ve 1659 parsel sayılı taşınmazlarının çıplak mülkiyetini, 27/09/2001 tarihli satış akdiyle davalılar ... ve ..."a eşit paylarla; birleşen davaya konu 103 parseldeki 1/2 payı, 403, 747, 161 ada, 3 ve 4, 169 ada, 10-11, 170 ada, 8,9,10,14, 15, 173 ada, 1 ve 2 nolu parsel olmak üzere toplam 14 parça taşınmazını 10/12/1999 tarihli akitle oğlu olan ..."a satış suretiyle temlik ettiği; mirasbırakanın, 04.09.2010 tarihinde ölen eşi de dahil tüm mirasçılarının katılımı ile hazırladığı "feragatname" başlıklı belgede, tüm malvarlığını, muhtemel mirasçıları arasında ada ve parsel numarası belirtilmeden paylaştırdığı, anılan tarihsiz sözleşmede tüm mirasçıların imzalarının yer aldığı, davaya konu taşınmazlar dışında aynı tarih, farklı yevmiyeli satış akdi ile toplamda 15 parça taşınmazın davalı ..."ye, 25/07/1997, 22/07/2002 ve 28/12/2004 tarihli akitlerle toplamda 27 parça taşınmazını davalı kızı ..."e devrettiği, bir kısım taşınmazın doğrudan 3. kişilere satıldığı, mirasbırakanın terekesinde zeytinlik vasıflı 123 ada 5 parsel, kargir ev ve mandalina bahçesi vasıflı 103 parsel ile tarla vasıflı 249 ada 23 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa, mirasbırakanın mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı kuşkusuzdur. Bu husus bozma ilamında da belirtilmiştir.
Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK"nın 190/1.maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olup, yukarıda değinilen kanun hükümleri uyarınca mirasbırakanın mal kaçırma iradesi ile hareket ettiği iddiasını ispat yükü davacı tarafa aittir.
Somut olaya gelince, 86 parça taşınmazın mirasbırakan tarafından bizzat 3. kişilere değişik tarihlerde satıldığı, kalan taşınmazlardan 28 tanesinin birleştirilen davada davalı ..."ye, 29 adetinin asıl davada davalı ..."e (asıl davaya konu taşınmazlar hariç), 14 tanesinin ..."ye, 4 tanesinin ..."e, 2 tanesinin..."ye devredildiği saptanmış, dinlenen davacı tanıkları; mirasbırakanın sağlığında taşınmazlarını paylaştırdığını, mirasçıların bir kısmının 3. kişilere devredilen taşınmazların satış bedelini aldıklarını, davacının da bu şekilde satış bedeli aldığını, davalı tanığı olarak dinlenen davacının kardeşi ..."nın ise mirasbırakanın 14 adet taşınmazı kendisine devrettiğini, 3. kişilere satılan taşınmazları bilmediğini ifade etttikleri anlaşılmakta olup, mirasbırakanın kardeşine taşınmaz devrederken davacıya devretmemesini gerektirecek somut bir olgunun dosyaya yansımadığı gibi davacının da 3. kişilere satılan taşınmazlardan gelen satış bedelinden pay aldığı, paylaştırma yapılırken mutlak eşitliğin aranmayacağı, öte yandan, mal kaçırma amacı taşıyan bir kişinin aleyhine mal kaçıracağı mirasçıya hiçbir şey vermeyeceği hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın mal kaçırmak iradesiyle hareket etmediği, bir başka ifadeyle temliklerin muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafından kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi gerekirken ""feragatname"" başlıklı belgenin TMK"nın 679. maddesi kapsamında fenni olarak uygulanmayı haiz olmadığı gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden asıl ve birleştirilen davalılar vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.