Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/12885
Karar No: 2016/1523
Karar Tarihi: 11.02.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/12885 Esas 2016/1523 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/12885 E.  ,  2016/1523 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı ... ve müdahale isteğinde bulunan Hamsiye, 18.11.2013 tarihli ortak dilekçeleri ile mirasbırakan babaları ... adına kayıtlı 377 ve 278 parsel sayılı taşınmazlara ait destekleme parasını alabilmesini amacıyla davalı kardeşlerini vekil kıldıklarını, ancak okur yazar olmadıklarını,vekâletnamenin iradelerine aykırı olarak kullanılması sonucunda çekişmeli taşınmazlardaki paylarının satış suretiyle devredildiğini, gerçekte satış iradelerinin bulunmadığını ileri sürerek, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve yasal miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, terekeye iade istekli açılan davada mirasçılardan..."nin davaya muvafakat etmediği ve kayıt maliki olmayan davalılara husumet yöneltilemeyeceği, gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, müdahale isteğinde bulunan ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tedavüllü tapu kayıtlarından; davaya konu 377 parsel sayılı taşınmazdaki 3/12 payın mirasbırakan...adına kayıtlıyken ölümüyle mirasçıları adlarına intikal ettiği, davacı ... ve ...nin çekişmeli taşınmazdaki paylarını 12.06.2006 tarihinde satış suretiyle davalı ... ve davalı ..."ye devrettikleri, davaya konu 378 parsel sayılı taşınmazın ise muris ... adına kayıtlıyken ... tarafından davalı ... ..."a satış suretiyle devrettiği, öte yandan; çekişme konusu 377 parsel sayılı taşınmazdaki 3/24"şer payın davalı ... ve ... adına kayıtlı iken yargılama sırasında 10.09.2012 tarihinde 3139 sayılı yev. ile dava dışı ..."a satış suretiyle temlik edildiği, çekişmeli 378 parsel sayılı taşınmazın ise davalı ... adına kayıtlıyken yargılama sırasında 19.09.2012 tarihinde 3284 sayılı yev. ile dava dışı ..."a satış suretiyle temlik edildiği, ...tarafından da 18.10.2012 tarihinde dava dışı ...Kooperatifine temlik edildiği, eldeki davanın 19.03.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

    Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK)125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.
    O hâlde, kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan anılan yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılması ve ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, anılan usul kuralı gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    İşin esasına yönelik temyiz itirazlrına gelince; dava dilekçesi ve 18.11.2013 tarihli dilekçe içeriğinden somut olayda vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrutusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmış değildir.
    Hâl böyle olunca; öncelikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 125. maddesi gözetilmek suretiyle, davacıya seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceğinin sorulması, sonucuna göre işlem yapılması ve ondan sonra yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırmanın yapılması, taraf delillerinin toplanması, varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı ..."nin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi