2. Hukuk Dairesi 2015/6961 E. , 2015/10535 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tespit
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, 1973 doğumlu olup, ergin olduğu tarihe kadar 2828 sayılı kanun gereğince koruma altında kaldığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. 2828 sayılı Kanun, korunmaya muhtaç çocukların, ergin oluncaya kadar, bu kanun hükümlerine göre kurulan sosyal hizmet kuruluşlarında bakılıp gözetilmeleri hususundaki tedbirin görevli ve yetkili mahkemece alınacağını hükme bağlamış (2828 s. K. m. 22/1), görevli ve yetkili mahkemenin hangi mahkeme olduğunu göstermemiştir. Kanunun 24. maddesi de, korunma kararı alınmasını gerektiren şartların ortadan kalkması halinde, kurum yetkililerinin önerisi üzerine mahkemece, çocuk ergin olmadan kaldırılabileceği gibi, ergin olduktan sonra da, çocuğun rızası alınmak şartıyla ve bu maddede gösterilen şartların varlığı halinde korunma kararının devamına karar verilebileceğini hükme bağlamıştır.
09.01.2003 tarihinde kabul edilen ve 18.01.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanununun 6. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi ise; görev alanına giren konularda, bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmi ya da özel sağlık kurumuna veya genel veya katma bütçeli daireler ve benzeri yerlere yerleştirmeye ilişkin tedbirin Aile Mahkemelerince alınacağını hükme bağlamıştır. 03.07.2005 tarihinde kabul edilen ve 15.07.2005 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, korunma ihtiyacı olan çocuk hakkında, koruyucu ve destekleyici tedbir kararı alma yetkisini çocuk mahkemelerine vermiş (5395 s. K. m.7/7), bu Kanunun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik de (R.G. 24.12.2006 ve 26386) "mahkemenin", müstakil çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde aile ya da asliye hukuk mahkemeleri ile suça sürüklenen çocuklar yönünden ceza mahkemelerini ifade ettiği belirtilmiştir (Yönetmelik m. 4/c). Yukarıda belirtilen kanun ve yönetmelik hükümlerine göre, 4787 sayılı Aile Mahkemeleri Kanununun yürürlüğe girmesiyle, 2828 sayılı Kanun uyarınca korunmaya muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevi Aile Mahkemelerinin görevi kapsamına alınmıştır.
... ilçesinde müstakil Çocuk Mahkemesi ve Aile Mahkemesi kurulmamış olduğuna göre; aile mahkemesi sıfatı ile davaya bakılması gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan asliye hukuk mahkemesi olarak yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 25.05.2015 (Pzt.)
KARŞI OY YAZISI
Davacı, 1973 doğumlu olup, 1991"de ergin olmuştur. Ergin oluncaya kadar çocuk yuvasında koruma altında kaldığını, bu hususu belgelendiremediği için, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununa 3413 sayılı Kanunla ilave edilen Ek 1. madde hükmünden yararlanamadığını ileri sürerek, reşit oluncaya kadar koruma altında kaldığının tespiti istemektedir. Mahkemece; “taraflar arasında tespiti istenen dönemle ilgili olarak bir uyuşmazlık bulunmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararının olmadığı” gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir.
2828 sayılı Kanuna 25.2.1988 tarihli 3413 sayılı Kanunla ilave edilen Ek 1. madde; reşit oluncaya kadar kuruma, bağlı sosyal hizmet kuruluşlarında kalmış olan çocuklara kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam olanağı sağlamaktadır. Bu hükme dayanılarak çıkartılan ve Bakanlar Kurulunca 10.2.1995 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe konulan “Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzük” (R.G. 2.3.1995 tarih ve 22218 sayı) hükümleri, “başvuru sahibinin, geçmişte bir sosyal hizmet kuruluşunda kaldığının ve korunduğunun belgelenememesi halinde, bu hususu tespit eden bir mahkeme kararı” aramaktadır (Tüzük m. 7/1). Davacı, reşit oluncaya kadar kurumda bağlı yurtta kaldığını belgelendiremediğine göre, sözü edilen istihdam olanağından yararlanabilmesi için, tespit davası açmakta hukuksal yararının bulunduğunda duraksama yoktur. Sorun, böyle bir tespit davasında, görevli mahkemenin; asliye hukuk mu, aile mi, yoksa çocuk mahkemesi mi ? olduğundadır.
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi gereğince; aile mahkemeleri, aile hukukundan (TMK m. 118-395) doğan dava ve işlerde; çocuk mahkemeleri ise, 2828 ve 5395 sayılı Kanun gereğince, suça sürüklenen ve korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı almakta veya alınmış olan kararı kaldırmakta veya değiştirmekte görevlidir (5395 s. ÇKK. m. 26). Çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde ise, bu mahkemeler göreve başlayıncaya kadar korunma ihtiyacı olan çocuklar bakımından tedbir kararlarında aile veya asliye hukuk mahkemesi görevlidir (5395 s. ÇKK. Geçici md. 1/4). Dava, koruma tedbiri alınmasına veya alınmış olan bir tedbirin kaldırılmasına ya da değiştirilmesine ilişkin olmayıp, hukuki ilişkinin tespitine ilişkindir. Davacı da “çocuk” değil yetişkindir. Bu tespit talebinin, aile ya da çocuk mahkemelerinin görevine girdiğine ilişkin bir düzenleme, ne 4721 sayılı Kanunda, ne de 5395 sayılı Kanunda bulunmamaktadır.
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir (HMK. m. 1). Yorum yoluyla görevli mahkeme tayin edilemez. Davacının, tespitini istediği hukuki ilişkinin “çocukluk” dönemine ilişkin olması, davada aile veya çocuk mahkemesini görevli hale getirmez. Hukuk Muhakemeleri Kanununun göreve ilişkin genel kuralları (m. 1-4), aksine bir düzenleme bulunmadıkça tespit davaları için de geçerlidir. Buna göre, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir (HMK. m. 2/1). Yukarıda sözü edilen 3413 sayılı Kanunla getirilen istihdam olanağı, geçmişte sosyal hizmet kuruluşlarında reşit oluncaya kadar kalmış olanlara tanındığına göre, davacının tespit talebinin şahıs varlığı haklarına ilişkin olduğu açıktır. Öyleyse, davada Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesi gereğince asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Bu bakımdan sayın çoğunluğun davada “aile mahkemesinin” görevli olduğuna ilişkin tespitine katılamıyorum.