3. Hukuk Dairesi 2020/10372 E. , 2021/9314 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen eğitim ve öğretim giderlerinden kaynaklanan alacak davasının asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kurum çalışanı olan davalının, 657 Sayılı Kanun"un 78. maddesi gereğince doktora yapmak üzere yurt dışı eğitimine gönderildiğini, 04/10/2014 tarihinden itibaren görevlendirme süresinin bir yıl uzatıldığını, yurt dışına gönderileceklerin tespiti sırasında belirlenen kriterler arasında ilgilinin adli ve idari soruşturmasının bulunmaması şartının yer aldığını, ancak davalının Bolu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/682 Esas, 2013/253 Karar sayılı kararı ile yaralama suçundan hapis cezası aldığını ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, bu karar nedeniyle ... Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verilen 06/03/2015 tarih ve 2015/2 sayılı karar ile davalının yurt dışı eğitimine son verildiğini ve 13/05/2015 tarihli müsteşarlık oluru ile de kendisi için yapılan yurt dışı eğitim masraflarının tahsiline karar verilip bu durumun davalıya bildirildiğini, davalının borç bildirimine itiraz ettiğini, davalının kendisi için yapılan yurt dışı eğitim masraflarını ödemek zorunda olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 73.598,80 İngiliz Sterlini ve 13.305,08 TL"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, birleşen davada aynı sebeplerle davalının kendisi için yapılan yurt dışı eğitim masraflarını ödemek zorunda olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 11.000,00 İngiliz Sterlininin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, asıl ve birleşen davanın reddini dilemiştir.
İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; tarafların istinaf etmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; davacının istinaf talebinin esastan reddine,davalının istinaf talebinin kabulü ile Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin, 12/02/2019 tarih, 2016/194 Esas - 2019/31 Karar sayılı ilamının kaldırılarak davacı tarafından davalı hakkında açılan asıl davanın reddine,davacı tarafından davalı hakkında Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/58 Esas sayılı dosyası ile açılıp birleşen davanın reddine karar verilmiş;hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK"nin 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK"nin 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK"nin 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi Yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda ;Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafından açılan davaların reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiş, ilk derece mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddi ile birlikte yargılama sırasında vekil vasıtası ile temsil edilen davalı lehine her iki davanın dava değerleri gözetilmek sureti ile vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; asıl davanın açıldığı 07/04/2016 tarihi itibari ile İngiliz Sterlininin Merkez Bankası efektif satış kurunun 4.0242 olduğu ve bu kur üzerinden yapılan hesaplama ile asıl dava değerinin 296.176,62 TL ve 13.305,08 TL"den ibaret toplam 309.481,37 TL olduğu mahkemece verilen karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince belirlenen 24.518,88 TL vekalet ücretine; birleşen davanın açıldığı 06/02/2017 tarihi itibari ile İngiliz Sterlininin Merkez Bankası efektif satış kurunun 4.6127 olduğu, bu kur üzerinden yapılan hesaplama ile asıl dava değerinin 50.739,70 TL olduğu ve mahkemece verilen karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince belirlenen 5.931,36 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirlenmiş ancak, kısa kararda asıl dava yönünden istinaf karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince belirlenen 30.113,69 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,birleşen dava yönünden istinaf karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince belirlenen 7.396,16 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine şeklinde hüküm kurulmuştur. Kısa karar ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 30/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.