3. Hukuk Dairesi 2015/17217 E. , 2017/5230 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 10.10.2008 tarihinde babası Yılmaz Gün ile birlikte kendisini Ünsal Ünlü olarak tanıtan kişiyle .... plakalı aracın 11.500,00 TL bedelle alımı konusunda anlaştıklarını ve aynı gün Ortaca Noterliğine giderek aracın noter satış işlemlerini tamamladıklarını, aracın satın alındığını ve bedelinin satıcıya ödendiğini, kısa süre sonra polis tarafından aranarak kendisini araç sahibi olarak tanıtan Ünsal Ünlü"nün gerçekte bu kişi olmadığının, sahte sürücü belgesi ile işlemi gerçekleştirdiğinin bildirildiğini ve araca el konulduğunu, kendisini sahte kimlikle dolandıran kişi hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ancak kişinin gerçek kimliğinin tespit edilemediğini, davalı Noter ..."in gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek sahte belge ile yapılan bu satış sebebiyle hukuki sorumluluğu olduğunu beyan ederek 11.500.00 TL’nin haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurunun veya öngörülemeyen bir halin kusursuz sorumlulukta illliyet bağını keseceğini, olayda kullanılan sahte sürücü belgesinin iğfal kabiliyetinin olduğunu, aynı belge ile satış için şart olan, sadece araç malikine verilen ilişik kesme belgesinin alınmış olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; iğfal kabiliyeti bulunan ehliyeti kullanan üçüncü kişinin eyleminin kusursuz sorumlu olan davalının sorumluluğunu gerektirecek illiyet bağını kestiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; Noterlik Kanunu"nun 162.maddesine dayalı noterin kusursuz sorumluluğuna ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Noterlik Kanunu"nun 1.maddesinde; noterliğin bir kamu hizmeti niteliğinde bulunduğu, hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendiren bir kurum olduğu belirtilmiştir.
Görevi belge ve işlemlere resmiyet kazandırmak olan noterlerin yaptıkları işlemler dolayısıyla meydana gelecek zararlardan ötürü sorumlu tutulması bir zorunluluk olarak kendini göstermektedir. Hâlen yürürlükte bulunan 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde noterlerin hukukî sorumlulukları hüküm altına alınmış ve bu maddede kusurdan söz edilmemiştir. Bu sebeple noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. (Nart, ..n Hukukî Sorumluluğu, ... s. 2009, s.425-452, Düzgün Aslan Ülgen, Noterlerin Meslekî Sorumluluk Sigortası s. 492, 494- ...kültesi Dergisi C.XVII, Y. 2013, s. 1-2)
Uygulamada; noterler aleyhine, en çok otomobil ve taşınmaz alım satımlarında meydana gelen zararlar bakımından dava açılmaktadır. Bu davalarda; aracın haksız zilyetleri tarafından kullanılan sahte kimlik, vekâletname veya araç trafik tescil belgelerinin sahteliğinin noterlerce ve çalışanları tarafından belirlenip belirlenmediği hususları araştırma konusu olabilmektedir. Tüm bu durumlarda noterin veya çalışanının kimlik veya belge üzerinde yeterli incelemeyi yapıp yapmadığı, dolayısıyla özen yükümlülüğüne uygun davranıp davranmadığı araştırılmaktadır. Noterin ilgililerin hukukî menfaatlerini korumak için araştırma ve aydınlatma görevi vardır. Noterlik Kanunu"nun 72.maddesine göre; noter, iş yaptıracak kimselerin kimlik, adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerinin tamamını öğrenmekle yükümlüdür. Bu cümleden olarak noterin veya çalışanının her zaman belgenin sahte olup olmadığını anlamasını ve tetkik etmesini yani grafolojik bir inceleme yapması beklenemez. Ancak; belgenin veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunması noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Bu gibi hâllerde noterin veya çalışanının gerekli özeni göstermesi beklenir. Aksine davranış özen yükümlülüğünün ihlâlidir.
Yargıtay uygulamasına göre; belgenin sahteliği hususundaki en önemli kıstas belgenin veya kimliğin aldatma yeteneğine (iğfal) sahip olup olmamasıdır. Yargıtay bir çok kararında; aldatma (iğfal) yeteneği bulunan belgelerin kullanılmasını üçüncü kişinin ağır kusuru olarak nitelendirmiş ve noterin sorumluluğu bakımından illiyet bağını kestiğini kabul etmiştir. Zarar doğuran işlem veya eylemde aldatma (iğfal) kabiliyetine sahip bir kimlik veya belgesinin kullanılması hâlinde noterin sorumluluğunun doğmayacağının kabul edilmesi gerekir. Ancak detaylı bir incelemeyle ortaya çıkacak sahteliğin fark edilmesi noter veya çalışanından beklenemeyecek bir durumdur.
Somut olayda; Ünsal Ünlü’nün kimlik bilgileri kullanılarak tanzim edilmiş sahte sürücü belgesini kullanan kişi ve davacı arasında,... 10.10.2008 tarihli ve 11470 yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile .... plakalı aracın satışı işlemi yapılmış, olaydan sonra sahte sürücü belgesi ele geçirilememiştir. Resmi işlem yapma görevini üstlenmiş olan noterin daha üst düzeyde dikkat ve özen görevi bulunmakla birlikte olay tarihi itibariyle (10.10.2008) mernisin (kimlik paylaşım sistemi) noterlerin kullanıma açılıp açılmadığı, davalı noterin kimlik paylaşım sisteminden araştırma yapabilme imkanı olup olmadığı araştırılmamıştır.
O halde mahkemece noterler tarafından hangi tarihten itibaren kimlik paylaşım sisteminden araştırma yapılabildiği araştırılarak buna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.