3. Hukuk Dairesi 2016/15975 E. , 2017/5233 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile anlaşmalı olarak 09.05.2013 tarihinde boşandıklarını, müşterek çocuklar için 150’şer TL kendisi için 450 TL nafakaya hükmedildiğini, çocuklarının okula başladığını ve eğitim masraflarının arttığını, almış olduğu nafakanın çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek kendisi için 600 TL çocukları için 350’şer TL nafaka arttırımına gidilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, yeniden evlendiğini ve bir çocuğunun daha dünyaya geldiğini, boşanmadan sonra tüm evi ve eşyaları davacı tarafa bıraktığından ödemelerinin olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, müşterek çocuklar için 350’şer TL iştirak nafakası olmak üzere aylık toplam 700,00 TL, davalı kadın için aylık 450,00 TL tedbir nafakasının 150,00 TL artırılarak 600,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı istemine ilişkindir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Davalının, yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazı yönünden;
Kural olarak, nafaka miktarının yeniden belirlenebilmesi için yasada belli bir zamanın geçmesi aranmamıştır.
TMK"nın 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu yasal hüküm gereğince iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre, nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmalarına göre, davacının bekar olup ev hanımı olduğu, çalışmadığı, kendisine ait evde oturduğu; davalının ise yeniden evlendiği, astsubay olarak görev yaptığı, aylık 3.467 TL maaş aldığı, taksitlerini ödemeye devam ettiği kendisine ait evde oturduğu anlaşılmış; davacı tarafından, boşanmadan sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir.
O halde mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle nafaka takdiri sırasında kurulan dengenin yeniden sağlanması gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka takdiri doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
Kabule göre de, taraflar boşanmış olup davacı kadın için arttırılması talep edilen nafaka, mahiyeti itibariyle yoksulluk nafakası niteliğindedir. Buna göre, mahkemece; davacı için hükmedilen nafakanın tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi doğru değildir; ayrıca hükmün 1.fıkrasında davacı kadının davalı olarak geçmesi de yanlış olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.04..2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.