20. Hukuk Dairesi 2015/16616 E. , 2016/429 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 20.07.2007 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, önceki malik ..."dan satın alındığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Yargılama sırasında, 2013 yılında 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında çekişmeli taşınmaza 2074 parsel numarası verilerek, 1039 m2 yüzölçümü ve arsa niteliğiyle kadastro tutanağı düzenlenmesi üzerine, mahkemece görevsizlik kararı verilerek, 3402 sayılı Kanunun 5 ve 27. maddeleri gereğince, tutanak ve ekleri kadastro mahkemesine gönderilmiş, mahkemece, davacının davasının reddine, taşınmazın niteliğiyle adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 22.04.1986 tarihinde kesinleşmiş, taşınmaz 766 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince çalılık niteliğiyle tapulama harici bırakılmış, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Yörede 10.06.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen kadastrosu ve 2/B madde uygulaması, dava sırasında 2013 yılında 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi gereğince evvelce tapulama harici bırakılan yerlerde yapılan kadastro çalışması bulunmaktadır.
Dosya içinde bulunan uzman bilirkişi rapor ve ek raporlarında; dava konusu taşınmazın 1956 yılına ait hava fotoğrafı ve 1961 yılı memleket haritasında yeşil renkli çalılık alanda; 1978 ve 1987 yılı hava fotoğrafında da taşlık, kayalık, çalılık alanda kaldığı, eğiminin % 18-20 civarında olduğu, 1995 yıllarından sonra, taşlık çalılık alanların arasında kalan "kelete" tabir edilen düzlüklerde tarım yapılmak ve ev yapmak suretiyle kullanıldığının açıklanması nedeniyle dava tarihi olan 2007 yılına kadar ekonomik amaca uygun kullanım bulunmadığından zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Dava başlangıçta tescil davası olarak açılmış, daha sonra yargılama sırasında 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi gereğince tutanak düzenlenmesi nedeniyle, maliki belirlenmek üzere kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Çekişmeli taşınmaz, 2005 yılında yapılan kadastrosunda sınırı dışında bırakılmış, ancak dava tarihi olan 2007 yılına kadar zilyedlikle kazanma koşulları davacı yararına gerçekleşmemiştir, 1987 yılı hava fotoğraflarında taşınmazın durumu taşlık, çalılık halde görünmektedir. Bu hali ile taşınmazlar zilyedlikle kazanılacak yerlerden değil ise de; sınırı dışında kalmış olması nedeniyle niteliği ile tescillerine karar verilmesi de doğru değildir. Nitekim komşu 1600, 1599, 1598 ve 1597 sayılı parseller de gerçek kişiler adına tapuya tescil edilerek tespitleri kesinleşmiştir. Bu durumda, davanın reddine ve taşınmazın hali hazır niteliğiyle adına tesciline karar verilerek, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince, malik hanesi açık olan taşınmazda sicil oluşturulması, 3402 sayılı Kanunun 19. maddesi gereğince üzerlerindeki muhdesatların beyanlar hanesinde gösterilip gösterilmeyeceğine karar verilmesi gerekirken, kesinleşen sınırı dışında bırakıldığı halde, niteliği ile adına tesciline karar verilmiş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/01/2016 günü oy birliği ile karar verildi.