3. Hukuk Dairesi 2015/19796 E. , 2017/5350 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, üzerine kayıtlı taşınmaz üzerinde İş Bankası Sanayi Şubesinden verilen teminat mektubu dolayısıyla ipotek olduğunu, gayrimenkulünü satmak istediğinde ipoteği kaldırmak istediğini, ancak davalının bankaya 5.000,00 TL para yatırması gerektiğini söylediğini, bunun üzerine 5.000,00 TL"yi davalının hesabına yatırdığını; gayrimenkul üzerindeki ipotek kalkmayınca banka şubesi ile görüştüğünde bu işlem için herhangi bir bedel yatırılmaması gerektiğini öğrendiğini; bunun üzerine, davalıdan 5.000 TL"lik parayı kendisine iade etmesini istediğini, davalının ise bu parayı kendisine iade etmediğini, bu nedenle davalı hakkında Pınarhisar İcra Müdürlüğü"nün 2014/412 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının kendisine borcu olduğunu, o borca istinaden bu 5.000,00 TL"yi kendisine ödediğini, ayrıca yetki itirazının olduğunu ve davanın yetki yönünden incelenmesi gerektiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden davalının ikametgahının Gelibolu/Çanakkale olduğu, icra takibinde ödeme emrinin o adreste tebliğ edildiği, taraflar arasında özel yetkili bir mahkemenin belirlenmediği, davacının yetkisiz icra dairesinde takibe giriştiği, davacı tarafça yetkili icra dairesinde yapılan bir takibin bulunmadığı gerekçe gösterilerek, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava;sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacağın tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yetkili icra dairesinde takip yapılması, itirazın iptali davasının koşullarından biridir. Borçlu icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğine göre, mahkemece, borçlunun icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelenmelidir. (HGK 20.03.2002 tarih, 13/241-208 sayılı kararı) Zira; itirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra dairesinde geçerli bir takibin yapılmış olması şartına bağlıdır.
Borçlu, icra dairesinin yetki itirazını ödeme emrine itiraz süresi içinde icra dairesine bildirmek zorundadır. İİK nın 50/2.maddesi gereğince yetki itirazı esas hakkındaki itiraz ile birlikte yapılmalıdır.
Davalı (borçlu), süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ederken, icra dairesinin yetkisine itirazını bildirmemiş ise; İcra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır. Davacı (alacaklı)nın açtığı itirazın iptali davasında; davalının icra dairesinin yetkisiz olduğuna ilişkin itirazları kabul edilmez. Ancak, davalı borçlu daha sonra açılan itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz etme hakkı yine bulunmaktadır.
İtirazın iptali davası yönünden özel bir yetki kuralı getirilmediğinden genel hükümlere göre yetkili mahkeme belirlenecektir. Ancak, yetki itirazınında cevap süresi içinde yapılması gerekir. Davalı cevap süresinden sonra yetki itirazında bulunursa, davacı süre aşımına karşı koymasa bile, bu süre hak düşürücü nitelikte olduğundan mahkeme, yetki itirazını kendiliğinden süre aşımından dolayı reddetmekle yükümlüdür. Davacı, davalının süresinden sonra yetki itirazında bulunmasına açıkça muvafakat etse bile, mahkeme yetki itirazını süre aşımından dolayı reddetmekle yükümlüdür. (Baki Kuru HUMK Cilt 1, 2001 Sayfa 585-586).
Somut olayda; davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak davaya konu edilen 5.000 TL"nin davalıdan tahsiline ilişkin olarak davalı hakkında Pınarhisar İcra Müdürlüğünün 2014/412 Esas sayılı dosyası ile takibe başladığı,ilgili takip dosyası incelendiğinde ise; davalı borçlu adına çıkartılan ilk ödeme emrinin iade edildiği,davalı borçlunun 01.09.2014 tarihli borca itiraz dilekçesini icra dosyasına sunduğu, borca ve fer"ilerine yönelik itirazda bulunduğu ve bu dilekçede borçlunun yetki itirazında bulunmadığı,sonrasında icra müdürlüğünce davalı borçlunun mernis adresine 10.09.2014 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçlunun ise 15.09.2014 tarihli ikinci bir borca itiraz dilekçesini icra dosyasına sunduğu, bu dilekçenin incelenmesinde ise; davalı borçlunun yetkili icra dairesinin Gelibolu İcra Daireleri olduğunu belirterek yetki yönünden de itirazda bulunduğunu belirttiği, Pınarhisar İcra Müdürlüğü"nün ise 18.09.2014 tarihli kararı ile ""dosyanın muhtevasından borçluya yapılan tebligatın 01.09.2014 tarihinde veya daha öncesinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, borçlunun 01.09.2014 tarihinde borca itiraz dilekçesini müdürlüklerine gönderdiği, 01.09.2014 tarihinde müdürlüklerince takibin durdurulduğu,bu nedenle 15.09.2014 tarihinde yapılan yetki itirazının reddine"" yönelik karar verdiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece; her ne kadar, dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden davalının ikametgahının Gelibolu/Çanakkale olduğu, icra takibinde ödeme emrinin o adreste tebliğ edildiği, taraflar arasında özel yetkili bir mahkemenin belirlenmediği, davacının yetkisiz icra dairesinde takibe giriştiği, davacı tarafça yetkili icra dairesinde yapılan bir takibin bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar da incelendiğinde görüleceği üzere icra dosyasına davalı borçlunun sunduğu 01.09.2014 tarihli borca itiraz dilekçesinde sadece borca ve fer"ilerine yönelik itirazda bulunduğu ve yetki itirazı bulunmadığı, kaldı ki 15.09.2014 tarihli yetki itirazının reddine ilişkin 18.09.2014 tarihli icra müdürlüğü kararı da olduğu dikkate alındığında; davalı borçlu yönünden Pınarhisar İcra Müdürlüğü"nün yetkili hale geldiği sabittir.
2-Bundan ayrı, davalının eldeki dava dosyasında dosyaya sunduğu cevap dilekçesi incelendiğinde ise, davaya konu edilen teminat mektubunun İzmir ilinden alındığını, ceza ve hukuk davalarının Keşan ve Gelibolu Mahkemeleri"nde görüldüğünü, teminat mektuplarını veren bankanın Gelibolu İş Bankası Şubesi olduğunu belirterek, davanın yetki yönünden incelenmesini talep ettiği anlaşılmakla; davalı borçlunun eldeki dava dosyasında usulüne uygun şekilde yetki itirazında bulunmadığı da açıktır.
3-Yine,davalı borçlunun eldeki dava dosyasında icra dosyasına yaptığı yetki itirazının usulüne uygun olduğu kabul edilecek olsa dahi,davaya konu edilen alacağın para borcuna ilişkin olduğu da dikkate alındığında para borcu TBK md. 89 (BK md.73) gereği götürülecek borçlardan olduğundan davacı alacaklının yerleşim yeri icra dairesinde davalı borçlu hakkında icra takibi yapabileceği de kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, mahkemece; davalı borçlunun icra dosyasına süresi içerisinde sunduğu bir yetki itirazının bulunmadığı ve Pınarhisar İcra Müdürlüğü"nün yetkisini kabul etmiş sayılacağı,yine eldeki dava dosyasında cevap dilekçesinde de usulüne uygun bir yetki itirazında bulunmadığı, kaldı ki davalı borçlunun icra dosyasında icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı süresinde kabul edilse dahi davaya konu edilen alacağın para borcuna ilişkin olup TBK"nun 89. maddesi(BK"nun 73. maddesi) uyarınca para borcu götürülecek borçlardan olduğundan davacı alacaklının kendi yerleşim yeri icra dairesinde icra takibi yapabileceği gözetilmek suretiyle, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.