Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/18966
Karar No: 2017/5357
Karar Tarihi: 17.04.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/18966 Esas 2017/5357 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2015/18966 E.  ,  2017/5357 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki ziynet-eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:



    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalı ile 2011 yılında boşandıklarını, 26.08.2001 tarihli imzalanmış çeyiz senedi bulunduğunu, bu senette yazılı bulunan çok sayıda ev eşyası ve ziynet eşyasının kendisine ait iken teslim edilmediğini, kendisinin boşanma öncesinde hemşire olarak 2011 yılında Şırnak iline atandığını ve atama sonrasında tek başına Hatay’dan Şırnak iline gittiğini, kendisinin Şırnak’a gitmesinden 1 hafta kadar sonra davalının boşanma davası açtığını, eşyaları da kendisine teslim etmediğini,kendisinin sadece bir valiz ile Şırnak’a gittiğini,yine ziynetlerin de düğünün hemen sonrasında davalı tarafça bozdurulduğunu ve araç alındığını, alınan aracın da davalının babası üzerine yapıldığını, kendisine takılan altınların elinden alındığını ve bir daha kendisine verilmediğini, yine dilekçede sayılan ev eşyalarının da tarafına teslim edilmediğini ileri sürerek; ziynet eşyalarının aynen, olmazsa fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 5.000 TL’sinin dava tarihinden itibaren faizi ile; ev eşyalarının aynen, olmazsa fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL’sinin dava tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı, davacı ile 2001 yılında evlendiklerini, davacı ile evli kaldıkları süre içerisinde tam 10 defa ev değiştirdiklerini, bu ev değiştirmeleri esnasında eşyalarının hasar gördüğünü, bir keresinde ev değiştirirken kamyonun kaza yaptığını ve eşyalarının hasar gördüğünü, davacıya kesinlikle 11 adet bilezik ve 1 adet set takılmadığını, evde bulunan ve kullandıkları beyaz eşya, yatak odası, mutfak malzemeleri ve diğer muhtelif eşyaları davacının kız kardeşi Sevim’in yönlendirdiği bir nakliye aracı ile Sevim’e gönderdiğini, davacının evli oldukları süre içerisinde eşya almadığını, kendisinin aldığı eşyaların da evli kaldıkları süre içerisinde zarar görüp kullanılamaz hale geldiğini, evli kaldıkları süre içerisinde davacıya aldığı ziynet eşyalarını da davacının Şırnak"a görevli giderken yanında götürdüğünü savunarak,davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; ev eşyaları yönünden açılan davanın reddine; ziynet eşyaları ile ilgili olarak davanın kabulü ile, talepteki gibi fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 5.000,00 TL’ nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı ve davalı vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.
    Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
    Somut olayda; her ne kadar mahkemece tarafların düğün anında çektirdikleri fotoğrafta davacının her iki kolunda da sayısı tam tespit edilemeyen birden çok bilezik ve bileklik olduğu, bu şekilde davacıya ait ziynet eşyalarının bulunduğunun anlaşıldığı, tanık ifadelerinde davacıya takı takıldığının tespit edildiği, davacının ziynetlerini davalıya koşulsuz olarak bağışladığına dair herhangi bir belge ibraz edilmediği ve davacıya ait ziynetlerin davalı tarafından kullanıldığı kanaatine varılarak ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dosya kapsamında alınan tüm tanık beyanları birarada değerlendirildiğinde davacının ziynet eşyalarına yönelik talebi bakımından tüm ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ispat edemediği, ancak, davalı tanıklarından davalının kardeşi olan ...’ün’’... ziynet eşyalarının bir kısmının bozdurulup araç alındığı,bir kısmının ise davacının kendisinde kaldığı, hatta araç alındıktan baya bir süre sonra seti yine davacının boynunda gördüğü...’’ yönündeki beyanı da dikkate alındığında davacının bozdurulan ziynet eşyaları ile davacı uhdesinde bulunduğu belirtilen ziynet eşyalarının mahkemece net bir şekilde belirlenmesi suretiyle davacı uhdesinde bulunan ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken ,çeyiz senedindeki tüm ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    3-Davaya konu edilen ev eşyaları yönünden yapılan incelemede ise,mahkemece her ne kadar çeyiz senedinde yazılı ev eşyaları yönünden tarafların yaklaşık 10 yıl süre ile evli kalıp boşanmalarının da tarafların memur olmaları nedeniyle bir çok tayinden sonra gerçekleşmesi, kullandıkları eşyaların kullanım süresi, tayin nedeniyle hasar görme ihtimali ve boşanma anındaki muhtemel durumlar da gözönünde bulundurularak ve bu eşyaların doğrudan davalı tarafından alınıp götürüldüğü de kanıtlanamadığından ev eşyaları yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş ise de; davalının cevap dilekçesinde söz konusu ev eşyalarını davacının kız kardeşi Sevim’e teslim ettiğini beyan ettiği,ancak davaya konu edilen ev eşyalarının davacının kız kardeşi Sevim’e teslim edildiği kabul edilse dahi bu teslimin usulüne uygun bir teslim olarak kabul edilemeyeceği sabit olmakla,dosya kapsamında alınan tanık beyanları da birlikte değerlendirildiğinde, davacının ev eşyaları talebi yönünden aynen iade veya bedeline hükmedilmesi gerekirken bu talebin reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    4-Bundan ayrı,davacı dava dilekçesinde ziynet eşyaları yönünden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000 TL ve ev eşyaları yönünden ise fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000TL’lik talepte bulunmuş, ancak 04.05.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile ziynet eşyaları yönünden talebini 15.567,50 TL’ye; ev eşyaları yönünden ise talebini 1.000 TL’den 1.245 TL’ye yükseltmiş olmasına rağmen mahkemece ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilirken söz konusu ıslah dilekçesinin dikkate alınmamış olması da doğru görülmemiştir.
    Hal böyle olunca mahkemece;yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle,davalı tanıklarından davalının kardeşi ...’ün bir kısım ziynet eşyalarının bozdurulmasına rağmen bir kısmının davacı uhdesinde bulunduğu yönündeki beyanı da dikkate alınmak suretiyle davacının uhdesinde bulunan ve bozdurulan ziynet eşyalarının tespit edilmesi, davacı uhdesinde bulunan ziynet eşyaları yönünden davanın reddi gerektiğinin gözetilmesi, davacının ev eşyalarına yönelik talebi bakımından davacının kız kardeşi Sevim’e yapılan teslimin usulüne uygun bir teslim olarak kabul edilemeyeceği ve davacının ev eşyaları talebi yönünden aynen iade veya bedelinin talep edildiği de dikkate alınmak suretiyle aynen iade veya bedeline hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmesi,yine davacının ziynet ve ev eşyaları talebi yönünden dosyaya sunulan 04.05.2015 havale tarihli ıslah dilekçesinin dikkate alınması suretiyle hüküm tesisi gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına,dördüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
    17.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi