3. Hukuk Dairesi 2015/19122 E. , 2017/5381 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak-tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, 07.09.2013 tarihinde müvekkilinin Sarıveliler ilçesinde ...."a ait elektrik diregine aracı ile çarpması sonucu direğe zarar verdiğini,sigorta şirketi tarafından davalıya 4.11.2011 tarihinde 3.744 TL ödeme yapıldığını ancak ..... 1. İcra Müdürlüğünün 2010/6209 esas sayılı takip dosyasında müvekkili aleyhine takip yapıldığını,takibe süresinde itiraz etmediği için takibin kesinleştiğini,bunun üzerine ..... 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/447 esas sayılı dosyasında davalı şirket aleyhine açılan menfi tespit davası açtığını,bu davada ..... 1. İcra Müdürlüğünün 2010/6209 sayılı dosyasında müvekkilinin kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, davalı şirketin müvekkilinin elektrik borcu olmamasına rağmen trafik kazası sonucu elektrik direğinde meydana gelen zararı mesken elektrik borcu olarak 24.09.2009 tarihli elektrik tüketim faturası olarak kayıtlara girdiğini ve müvekkilinin evinin elektriğini kestiğini, müvekkilinin evinin elektriğininin 2009 yılından 2013 yılına kadar kapalı olduğunu,, evin elektriğinin kesik olması nedeniyle aylık 150 TL kira bedelinden elektriğin açıldığı 15.7.2013 tarihine kadar mahrum kaldığını, müvekkilinin kira kaybının 7.500 TL olduğunu, ayrıca müvekkilinin bir çok kere ....."a gittiğini, dava açtığını ve çeşitli masraflar yaptığını bu masrafların da en az 1.000 TL olduğunu, müvekkilinin yıllardır ticaret yapan itibarlı bir esnaf olduğunu, müvekkilinin borcu olmamasına rağmen evinin elektriği kesildiği için ve kiraya veremediği için üzüldüğünü, icraya verildiği için bankalar"dan kredi alamadığı için ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek 8.500 TL maddi, 6.500 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili , davacının müvekkili şirketin 14400650 ( eski abone numarası 0650) abone nolu mesken tarifeli elektrik abonesi olup davacının 7.9.2009 tarihinde kendi sevk ve idaresindeki aracıyla tek taraflı müvekkili şirkete ait elektrik direğine çarparak yaptığı
trafik kazası sonucunda müvekkili şirkete 3.744 TL verdiği maddi zararla ilgili olarak 24.9.2009 son ödeme tarihli 3.744 TL bedelli faturaların tahakkuk edildiği, bunun tahsili için ..... 1. İcra müdürlüğünün 2010/6209 esas sayılı 8.6.2010 tarihinde davacı aleyhine icra takibi yapıldığını, itiraz etmediği için takibin kesinleştiğini, davacının 26.12.2011 tarihinde açtığı davada Sarıveliler Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/263- 2012/447 esas karar sayılı ilamına dayanarak müvekkili şirket aleyhine 1.400 TL borçlu olmadığına ve bunun % 20"si olan 250 TL kötüniyet tazminatına müvekkilinin ödemesine kesin olarak karar verildiği, müvekkili aleyhine verilen bu ilama dayanıp aradan uzun süre geçtikten sonra elektriği kesik olduğu için kira geliri elde edemediği iddiasıyla açtığı tazminat davasının haksız olduğunu, maddi tazminat talebinin ihtimale dayalı olduğunu, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 8.030 TL alacak ve 4.500 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birilkte davalıdan tahsiline karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi (TBK.nun 58. md.) hükmüne göre manevi tazminata karar verilebilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 24.maddesi hükmünde genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, hukuka aykırı fiil sonucunda kişilik haklarının zarar görmüş olması zorunludur.
Malvarlığında bir zarar meydana gelmesi halinde de kişinin az veya çok üzüleceği ve manevi olarak acı çekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, dava konusu nedenden kaynaklanan ihlaller, manevi tazmin yolu ile giderim kapsamında düşünülemez.
Anılan madde hükmü ile yalnızca kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi amaçlandığından malvarlığı zarara uğrayan kişi yararına Borçlar Kanununun 49.maddesi hükmüne göre manevi tazminata hükmedilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır.
Manevi zarar,kişilik değerlerinde oluşan manevi zarar,kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir.Objektik eksilmeden ise,sadece o kişi için değil;toplumdaki diğer bireylerin de aynı zarara(duruma)düşmeleri anlaşılmaktadır.Yasalar manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlandırmıştır.Bunlar,kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar(TCK 125 ),kişilik değerlerinin zedelenmesi (MK 24.md),isme saldırı(TMK 26.md),nişan bozulması (TMK 121 .md),evlenmenin feshi(TMK 174),babalığın benimsenmemesi(MK 286 ),bedensel zarar ve öldürme(BK 56 ) ile kişilik haklarının zedelenmesidir.(BK 58).TMK 24 ve TBK 58. maddede belirtilen kişisel çıkarlar;kişilik haklarıdır.Kişilik hakkı ise kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, insanın insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimdir.(4.H.D. 08.04.1996 tarih,1996/3713 esas,1996/4111 karar)
Davaya konu olayda manevi zararın esaslı unsurunu teşkil eden kişilik değerlerindeki objektif eksilme noktasına ulaştığı belirlenebilmiş değildir.
Hal böyle olunca, manevi tazminat koşullarının gerçekleştiği ispat edilemediğinden manevi tazminat yönünden davanın tümden reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davalının manevi tazminat isteminin de kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın manevi tazminat yönünden bozulması gerekmiştir.
Bununla birlikte, dosyadaki hükme esas alınan bilirkişi raporu değerlendirildiğinde; 12.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda;davacıya ait mesken elektrik abonesinin elektriğinin 23/09/2009 tarihinden 15/07/2013 tarihine kadar davalı şirketin kestiği ileri sürülerek 8.030 TL kira alacağı hesap edilmiş ise de dosya kapsamındaki belgelerden elektriğin 28.06.2010 tarihinde kesildiği anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca; mahkemece, davacıya ait mesken elektrik abonesinin elektriğinin 28.06.2010 tarihinde kesildiği gözetilerek,bu tarihten itibaren davalı kurum tarafından elektriğin açıldığı 15.07.2013 tarihine kadar kira alacağının hesap edilmesi için gerek görülürse dosyanın bilirkişiye tevdi ile yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli bir ek rapor alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.