11. Hukuk Dairesi 2015/2819 E. , 2016/790 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/12/2014 tarih ve 2012/580-2014/319 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26/01/2016 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ...’ın .....’nin .... Bankası"ndan kullandığı kredilere, davalı ..., dava dışı....u ile birlikte müştereken ve müteselsilin kefil olduğunu, kredinin asıl borçlusu tarafından ödenmemesi üzerine banka tarafından başlatılan icra takibi tutarını davalı ...’ın ödediğini, davalının Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/385 Esas sayılı dosyası üzerinden ödemiş olduğu bedeli müvekkili ve diğer kefillerden tahsili talebiyle dava açarak, 41.311,44 TL"nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilin tahsiline karar verildiğini, söz konusu kararın takibe konması üzerine müvekkilinin menkul ve gayrimenkul mallarının haczedildiğini ve müvekkili tarafından çek ile toplam 63.300 TL tutarında ödeme yapıldığını, Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/385 E, 2008/443 Karar sayılı kararının Yargıtay 13. Hukuk Dairesi"nin 2010/3184 E. 2010/4409 Karar sayılı ilamı ile bozularak, Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/383 Esas sayısıyla kaydedildiğini, yapılan yargılama sonucunda Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/383 Esas, 2012/439 Karar sayısıyla aldığı kararda müvekkilinin 63.300 TL ödeme yaptığını ve kendisine düşen bedeli fazlasıyla ödediği anlaşıldığından, müvekkiline karşı açılan dava konusuz kaldığını ve diğer davalıların davacıya 12.750 TL ödemesine karar verildiğini, müvekkilinin yasal olarak 12.750 TL ödemeden sorumlu olduğundan ve tutar üzerinden borçlu olduğundan, icra takibi baskısı altında davalıya 63.300 TL ödeme yaptığından davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek fazla ödenilen miktarın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın toplu kefalet sözleşmesinden kaynaklanan ve kefillerin esas borçlu dışarıda kalacak şekilde birbirleriyle olan ilişkilerinden kaynaklandığı, davacı iddiasının temelinde davalının davacıya
ve diğer kefillere yöneltmiş olduğu rücu talebine ilişkin yargılamada yapılan tespitlerin bulunduğu, dava taraflarının talebin arka planında yer alan esas borcu, kefalet sözleşmesini inkar etmedikleri, buna göre davacının davalının esas borcun tamamını alacaklıya ödemesi üzerine birlikte kefalet sözleşmesinin gereği olarak ödeme yaptığı, davacının iddiasının davalıya toplam 63.300 TL ödeme yaptığına ilişkin olduğu, davalının diğer kefillerle birlikte açtığı davada her bir kefilin kendi temerrüdünden sorumlu olacak şekilde hesaplama yapıldığı, kefalet sözleşmesi uyarınca kefillerin toplam 51.000 TL kefalet limiti ile sorumlu oldukları, yapılan yargılamada ödeme yapan kefilin diğer kefillerin her birinden 26.120.60 TL talep edebileceği sonucuna varıldığı, bununla birlikte bu davada (Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/383 E. 2012/439 K.) davacı konumundaki davalı ..."ın 51.000 TL talep etmesi üzerine mahkemenin taleple bağlılık kuralı uyarınca davacı haricindeki davalılardan 12.750 TL tahsile karar verdiği, eldeki dosyada davacı ile davalı ... arasındaki uyuşmazlık bakımından da ödeme yapan kefilin diğer kefillerden hangi miktarda talepte bulunabileceği meselesinin dava konusu yapıldığı, davacı, davalı ve dava dışı diğer kefillerin müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu oldukları kefalet sözleşmesi kaynaklı ilişkide ödeme yapan kefilin diğer kefillerden 26.120,06 TL talepte bulunabileceği, bu nedenle davacının davalıya yaptığı 63.300 TL ödemeden 26.120,06 TL düşülerek kalan miktarın davacıya verilmesi gerektiği gerekçesiyle 37.179,40 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, davacı ile davalının birlikte kefil bulundukları dava dışı şirkete ait borcun davalı tarafından ödenmesi üzerine, davalı tarafından davacı ile diğer kefillere yönelik açılan dava sonucunda kurulan hükmün takibe konulması sonucu davacı tarafından davalıya ödemesi gereken meblağın üzerinde ödeme yapıldığı iddiasına dayalı istirdat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, davalı, kendisi gibi kefil olan davacının kefil olunan borcu zamanında ödememiş olması nedeniyle meydana gelen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden de davacının sorumlu bulunduğunu savunmuş, ancak bilirkişi incelemesinde bu hususa değinilmediği gibi mahkemece de bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu itibarla mahkemece, davaya esas teşkil eden Asliye Hukuk Mahkemesi"ne ait dosyanın bu dosya arasına getirtilmesinin ardından, davalının bu savunmasını karşılayacak şekilde bir inceleme yapılması ve oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.