3. Hukuk Dairesi 2016/4821 E. , 2017/5419 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle, daha önceden belirlenen 18.04.2017 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00" e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkilinin, davalıya ait daireyi 140.000 TL bedelle satın aldığını, peşinat olarak 5.000 TL"yi elden verdiğini, bakiye kalan 135.000 TL"yi ise davalının hesabına havale ettiğini, satış bedelini alan davalının dairenin devir işlemini gerçekleştirmeyeceğini bildirdiğini, müvekkilinin davalı hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, ayrıca davalı aleyhine icra takibi başlattığını, ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin, maliki bulunduğu dairenin satışı ile ilgili olarak hiç kimse ile görüşmediğini, müvekkiline ait banka hesabının ise torunları Hasan ve Bayram tarafından kullanıldığını, bu nedenle müvekkilinin hesabına gönderilen paradan haberi olmadığı gibi parayı da almadığını, ayrıca havalenin borç ödeme vasıtası olup hukuki sonuç doğurmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının, davalının banka hesabına para gönderme nedeninin daire satışı olduğu hususunu ispat edemediği, bu durumda paranın borç ödeme amacı ile gönderildiğinin kabulü gerektiğinden bahisle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, sözlü harici satım sözleşmesi nedeniyle, davacı (alıcı) tarafından davalıya (satıcı) ödendiği ileri sürülen satım bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı, eldeki davanın konusunu oluşturan sözlü satım sözleşmesi nedeniyle davalı hakkında dolandırıcılık iddiasıyla savcılığa şikayette bulunduklarını, bu nedenle davalı hakkında başlatılan soruşturmanın devam ettiğini bildirmiştir.
Davacı tarafından delil olarak bildirilen savcılık soruşturması sonucunda, davalı hakkında ceza davası açılabileceği ortadadır. TBK"nun 74. maddesi gereğince hukuk yargıcı, ceza mahkemesinin beraet kararı ile bağlı değil ise de, ceza mahkemesince belirlenecek maddi olgular ile bağlıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece; delil olarak dayanılan savcılık soruşturmasının sonucunun araştırılması, ceza davası açılmış ise sonucunun beklenmesi ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı için takdir edilen 1.480 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.