20. Hukuk Dairesi 2015/4326 E. , 2016/502 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar 18.06.2008 tarihinde; kayden paylı mülkiyet üzere maliki oldukları 24 parsel sayılı taşınmazın 416.93 m²"lik kısmının, 25 sayılı parselin ise 1037.78 m²"lik bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle, mahkemece verilen tapu kayıtlarının iptaline ilişkin kararların kesinleştiğini, bu nedenle iptale konu taşınmaz bedellerini talep zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 24 parsel için 50.000.-TL, 25 parsel için 100.000.-TL tazminat istemiyle her bir parsel için ayrı dava açmışlardır. Daha sonra 25.09.2009 havale tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 195.134,22.-TL tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı ...; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece dava dosyaları birleştirildikten sonra, davanın kısmen kabulüne, her iki parsel için toplam 66.956.-TL tazminata hükmedilmiştir. Tarafların temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 22.03.2012 gün ve 2011/14245 E. - 2012/3152 K. sayılı bozma ilâmında özetle; “...mahkemece kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle kaydı terkin edilen taşınmaz bölümlerinin dava tarihi itibariyle değerlerinin tespit edildiği, oysa, anılan taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin değil, mülkiyetlerinin yitirildiği tarihteki değerlerinin saptanmasının zorunlu olduğu, diğer taraftan 24 sayılı parselin iptale konu miktarı 416.93 m2 olduğu halde, bilirkişi heyetince 334.05 m2 olarak hesaplama yapılmasının da doğru olmadığı, bu sebeple dosyanın yeniden bilirkişi kuruluna tevdi edilerek ek rapor alınmak suretiyle mülkiyetin yitirildiği tarih itibariyle kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından terkin edilen 24 sayılı parselin 416.93 m2"lik kısmının ve 25 sayılı parselin 1037.78 m2"lik bölümünün gerçek değerlerinin belirlenmesi gerektiği, ayrıca kamu yararıyla, mülkiyet hakkından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılan kişinin hakkı arasında kabul edilebilir hak ve adalet dengesini sağlayabilecek bir oranın kurulması gereğinden söz edilebilir ise de, bu hususun taşınmazın değerinin belirlenmesinde esas alınabileceğinden taşınmazın gerçek değerinin tazminat konusu olmasının zorunlu bulunduğu, diğer bir deyişle, gerek Anayasanın 35 ve 46. maddeleri gerekse Kamulaştırma Kanununun ilgili hükümleri doğrultusunda devletin, kişinin mülkiyetine herhangi bir yasal veya yargısal faaliyet sonucu son vermesi halinde, kişinin, taşınmazın gerçek değerine hak kazanacağının kabul edilmesi gerektiği, davacıların mülkiyet hakkını yitirdikleri tarih itibariyle belirlenecek bedellerin hüküm altına alınması ve istekle bağlı kalınarak bu bedellere dava tarihlerinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesinin doğru olmadığı...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, 24 parsel yönünden 100.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren 26.121,40.-TL"nin ıslah tarihinden itibaren, 25 parsel yönünden ise 50.000.-TL tazminatın dava tarihinden, 4.412,02.-TL tazminatın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...den alınarak davacılara eşit olarak ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 19/01/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.