16. Hukuk Dairesi 2015/15055 E. , 2016/1097 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan 204 ada 127 parsel sayılı 2.503,19 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak niteliği ile davalı... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve ..., tapu kaydına ve mahkeme ilamına dayanarak 204 ada 127 parselin tapu kaydının iptali, ayrıca 204 ada 134 parsel ve 208 ada 179 parsel sayılı taşınmazlar arasında tescil harici bırakılan yerin eşit paylarla adlarına tescili istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 1. derece doğal sit alanında bulunup tapu kaydında korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı şerhinin bulunduğu, taşınmazın ham toprak olarak devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup özel mülkiyete konu olamayacağı, dava konusu edilen yerlerin bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı, krokide (A) harfi ile gösterilen yerin de kadastro yolu olarak belirlendiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacıların dayanağını oluşturan ve 13.12.1949 tarih ve 7 numaralı kökten gelen tapu kaydı 26.119 metrekare yüzölçümünde iken... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/116 Esas, 1987/175 Karar sayılı 21.06.1991 tarihinde kesinleşen ilamı ile 28.688 metrekareye yükseltilmiş olup davada... de taraf olduğundan... yönünden bağlayıcıdır. Ayrıca söz konusu tapu kaydı dava dışı 204 ada 134 ve 208 ada 179 sayılı parsellere revziyon görmüş olup her iki parselin toplam yüzölçümü 24.814,35 metrekaredir. Davacıların iddiası da adlarına tespit gören yerlerin tapu miktarından az olup tapu kayıt kapsamında kalan yerlerinin bir bölümünün... adına tescil edildiği, bir kısmının ise yol olarak bırakıldığı yönündedir. Mahkemece yüzölçümünün arttırılmasına ilişkin dava dosyası dosya içerisine getirtildiği halde keşif sırasında uygulanmadığı gibi kıyı kenar uygulaması da yetersiz olup bu konuda İçtihadı Birleştirme ve Hukuk Genel Kurulu kararlarında belirlenen usule uygun araştırma yapılmamış, taşınmazın tapu kaydında 1. derece doğal sit alanında kalıp korunması gerekli kültür varlığı şerhi bulunmasına rağmen arkeolog bilirkişiden bu konuda rapor alınmamış, davaya konu yol bölümünün de kadim yol olup olmadığı hususunda gerekli araştırma yapılmamıştır. Doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle davacıların dayanağını oluşturan tapu kaydının yüzölçümünün arttırılmasına ilişkin ilam ve krokisi zemine uygulanarak kaydın kapsamı belirlenmeli, kıyı kenar çizgisi belirlenmesi yönünden ise; 3621 sayılı Kıyı Kanunu"nun 9. maddesine göre idarece yapılmış bir kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığının... ve ... İl Müdürlüğü"nden sorulması, varsa kesinleşmiş kıyı haritasının getirtilerek jeolog ve teknik bilirkişi aracılığıyla mahallinde dava konusu yere uygulanması, kıyı haritası kapsamında kalıp kalmadığının tespiti gerekir. İdarece yapılmış kıyı kenar çizgisinin bulunmaması halinde, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı gibi kıyı kenar çizgisinin mahkemece usulüne uygun şekilde tespiti gerekir. Bu tespit yapılırken 13.03.1972 tarih ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanan kıyı şeridinin nasıl tespit edileceğine dair kural ve yöntemler ile 17.04.1990 tarih, 3621 sayılı Kıyı Kanunu"nun 4. maddesindeki tanımlar ve 9. maddesi hükmü göz önünde tutulmalıdır. Sit alanı içerisinde kalıp kalmadığı yönünden ise, sit alanlarına ilişkin haritaların getirtilmesi ve keşifte de arkeolog bilirkişi bulundurulmak sureti ile taşınmazın hangi sit alanı kapsamında kaldığı, üzerinde ne tür korunması gereken kültür ve tabiat varlığı bulunduğunun tespiti gereklidir. Yol olan bölüm yönünden ise, taşınmazın tapu kayıt kapsamında kalmaması durumunda kadim yol olup olmadığı araştırılmalıdır. Hal böyle olunca, mahkemece, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraflarca bildirilecek tanıklar, jeolog veya jeomorfolog, harita mühendisi ve taşınmazın niteliğine göre ziraat mühendisi ve arkeolog bilirkişi kurulu huzuruyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında öncelikle davacıların dayanağı olan tapu kaydının yüzölçümünün arttırılmasına ilişkin ilam ve kroki uygulanarak tapu kaydının kapsamı belirlenmeli, kayıt kapsamında kalan kısım yönünden...nin de bu davada taraf olması nedeni ile...yi bağlayacağı göz önünde bulundurulmalı, taşınmazın bir kısmının ya da tamamının tapu kapsamı dışında kaldığının belirlenmesi halinde ise zilyetlik hükümlerine göre araştırma yapılmalı, bu kapsamda yerel bilirkişiden taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, öncesinde tarla olarak kullanılıp kullanılmadığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, yol olan bölümle ilgili olarak kadim yol olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, kıyı ve kıyı kenar çizgileri açıkça belirlenmeli, 3 kişilik zirai bilirkişi kurulundan taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, kullanım durumu ile ilgili olarak ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, fotoğrafçı bilirkişiye çekişmeli taşınmazların niteliğini gözlemlemeye imkan verecek şekilde her yönden fotoğrafları çektirilmeli, doğal sit alanlarının, koşulları oluştuğu takdirde zilyetlikle kazanılmalarının mümkün olduğu göz önünde bulundurularak; arkeolog bilirkişiden taşınmazın kaçıncı derece sit alanında kaldığı ve niteliği, üzerinde korunması gerekli kültür ve tabiat varlığının bulunup bulunmadığı yönünde ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.