1. Hukuk Dairesi 2014/13991 E. , 2016/1902 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece temyiz talebinin reddine ilişkin olarak verilen ek karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davacıların maliki olduğu çekişme konusu taşınmazı davalıların haklı ve geçerli bir nedenleri olmadan işgal ederek kullandıkları gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar, davalı ... vekilinin temyizi üzerine mahkemece 21.02.2014 tarihli ek kararla; sözkonusu kararın kesin olarak verilmiş olması sebebi ile HUMK"un 432-426/f maddelerine göre temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi hükmü gereğince yürürlükte olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427. maddesinde düzenlenen yargı denetimine ilişkin kesinlik sınırı, 4146, 5219, 5236 sayılı yasalarla 01.01.2014 tarihinden itibaren 1.890,00 TL’ye yükseltilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; anılan kanunun 427/2. maddesi hükmü gereğince bu kesinlik sınırının ""taşınır mal ve alacak davalarına"" ilişkin olduğu tartışmasızdır.
Somut olayda, davacının, ecrimisil isteğinin yanında, 300 m2 olan kargir ev ve tarla vasıflı 500 parsel sayılı taşınmaza da elatmanın önlenmesine karar verilmesini talep ettiği ve yargılama sonunda bu isteğin de kabul edildiği görülmektedir.
O halde; mahkemenin 21.02.2014 tarihli ek kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verilip, işin esasının incelenmesi sonunda;
Davacılar, kayden maliki oldukları 500 parsel sayılı taşınmazı davalıların haksız yere kullandıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak işgal tarihinden itibaren 2.000.-TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Ne var ki, dava dilekçesinde sadece ecrimisil değerinin gösterildiği, elatmanın önlenmesi isteği bakımından bir değer gösterilmediği, yargılama sırasında da çekişme konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmediği ve elatma isteği yönünden harç ikmali yapılmadan sonuca gidildiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı HMK"nın 120. (1086 sayılı HUMK"un 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin ve yıkımı istenen şeyin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (4.3.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.
Hâl böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.