14. Hukuk Dairesi 2016/6362 E. , 2016/10828 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 27.01.2016 gün ve 2015/12002 Esas, 2016/1009 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalılar vekilleri tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 09.01.2003 tarihinde vefat eden muris ....."ün yasal mirasçıları olduklarını, davalıların, .....3. Sulh Hukuk Mahkemesi"nden almış oldukları 06.02.2003 tarihli 2003/67 Esas, 2003/154 Karar sayılı ve kendilerini mirasçı olarak göstermeyen mirasçılık belgesi ile ....."ndaki dükkan ve evi 23.02.2003 tarihinde üçüncü kişiye sattıklarını, .... 5. Sulh Hukuk Mahkemesinden 07.11.2003 tarihli ve 2003/1415 Esas, 2003/1399 Karar sayılı mirasçılık belgesini aldıklarını, 26.04.2005 tarihinde ...3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1234 Esas sayılı dosyası ile mirasçılık belgesinin iptali için dava açıldığını ve 2006/136 sayılı karar ile mirasçılık belgesinin iptaline ...5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1415 Esas, 2003/1399 Karar sayılı mirasçılık belgesinin geçerli olduğuna karar verildiğini, 23.10.2003 tarihinde satılan taşınmazın satış bedelinden miras paylarına düşen kısmın, denkleştirici adalet kuralı dikkate alınarak, davanın açıldığı tarihteki rayiç bedelinin tespit edilerek yasal faiziyle birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 YTL"nin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Daha sonra ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttukları davada ... için 5.000,00 TL olan talebi 37.321,64 TL"ye, ... ve ..."ün her biri için 2.500,00 TL olan taleplerini 18.660,82 TL"ye yükseltmişler ve noksan harcı tamamlamışlardır.
Davalılar, süresinde açılmayan davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, satış sonucu elde edilen gelirin terekenin borçlarına paylaştırıldığını geriye aktif olarak bir değer kalmadığını, tereke değerinin
murisin ölüm gününe göre tespit edildiğini, bu nedenle dava tarihindeki rayiç değerin yasal faiziyle birlekte tahsili talebinin yasalara aykırı olduğunu ileri sürerek davanın esastan da reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalılar vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25.06.2012 tarihli 2012/12874-17613 sayılı ilamı ile; ""Davalılar, davaya cevaplarında mirasbırakanın borçları bulunduğunu, murise ait taşınmazların satışından elde edilen para ile murisin borçlarının ödendiğini ileri sürmüş ve bu konuda bir kısım belge ibraz etmişlerdir. Mahkemece, davalılar tarafından ileri sürülen delillerin değerlendirilmesi, murise ait borçlar için yapılan ödemelerin tespiti, yapılmış ödemelerden davacıların miras hissesine göre sorumlu oldukları miktarların tespiti ile bu miktarların satıştan elde edilen paradan davacılara isabet edecek kısımdan düşülmek suretiyle sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir."" denilerek bozulmuştur.
Bozma sonrası yeniden yapılan yargılamada 10.09.2014 tarihli hukukçu ve mali müşavir bilirkişilerinden oluşan heyetten alınan rapora göre; davalılar tarafından ödenen murise ait borç tutarının dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden 276.752,16 TL olduğu belirtilmiş, dava tarihi itibariyle satılan gayrimenkulün değeri 597.146,25 TL olarak değerlendirilip bu miktardan ödenen borçların düşürülmesi suretiyle davacıların miras hissesine düşen alacağın hesaplandığı anlaşılmıştır. Mahkemece bu rapor hükme esas alınarak davacıların davasının kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 27.01.2016 tarihli 2015/12002 Esas, 2016/1009 Karar sayılı ilamı ile; "" Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi yerinde ise de hükmedilen miktarın tamamı için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Davacıların pay oranları dikkate alınarak 10.000,00 TL için dava tarihinden itibaren, bakiye kısım için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği düşünülmeden dava tarihinden faize hükmedilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir."" denilerek düzeltilerek onamaya karar verilmiştir.
Dairemizin düzelterek onama kararına karşı davalılar vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, mirasta istihkak nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Yasal veya atanmış mirasçı tarafından terekenin tamamını veya bir kısmına el koyan veya hakları eline geçirmiş kişilere karşı istihkak davası açılabilir. Nitekim, TMK"nın 637. maddesi gereğince "Yasal veya atanmış mirasçı terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki
üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir." Murisin terekesine murisin sağlığında veya ölümünden sonra el konulması davanın görülmesine engel teşkil etmemektedir.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk hükmün davalılar vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25.06.2012 tarihli 2012/12874-17613 sayılı ilamı ile; Mahkemece, davalılar tarafından ileri sürülen delillerin değerlendirilmesi, murise ait borçlar için yapılan ödemelerin tespiti, yapılmış ödemelerden davacıların miras hissesine göre sorumlu oldukları miktarların tespiti ile bu miktarların satıştan elde edilen paradan davacılara isabet edecek kısımdan düşülmek suretiyle sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur. Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada 10.09.2014 tarihli hukukçu ve mali müşavir bilirkişilerinden oluşan heyetten alınan rapora göre; davalılar tarafından ödenen murise ait borç tutarının dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden 276.752,16 TL olduğu belirtilmiş, dava tarihi itibariyle satılan gayrimenkulün değeri 597.146,25 TL olarak değerlendirilip bu miktardan ödenen borçların düşürülmesi suretiyle davacıların miras hissesine düşen alacağın hesaplandığı anlaşılmıştır. Ancak bozma ilamında da belirtildiği şekilde hesaplanan borç tutarının satıştan elde edilen paradan düşülmek suretiyle davacıların alacakları bulunup bulunmadığı saptanması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle taşınmazın davanın açıldığı 28.05.2007 tarihi itibariyle belirlenen değerinden borçlar için yapılan ödemeler düşülmüştür. Bu durumda mahkemece hükme esas alınan rapor hatalıdır. Davacılar vekilinin dava dilekçesinde belirttiği gibi dosyadaki bilgi ve belgelerden de anlaşıldığı üzere, dava konusu alacağın dayanağı olan murise ait taşınmazın davalılar tarafından 23.02.2003 tarihinde 200.000 TL bedelle satıldığı, bilirkişi raporunda da yine davalıların murise ait borçları aynı yıl içinde ödedikleri, ödenen borç tutarının da 276.752,16 TL olduğu belirtilmiştir. Bu durumda davalılar tarafından davacılara ödenecek bir bedel bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacılara ödenecek bedel bulunmadığından davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Hükmün bu sebeple bozulması gerekirken sehven düzeltilerek onandığı bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından karar düzeltme itirazlarının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteminin kabulü ile ile düzeltilerek onamaya ilişkin Dairemizin 27.01.2016 tarihli 2015/12002 Esas, 2016/1009 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, temyiz olunan mahkeme kararının açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 26.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.