3. Hukuk Dairesi 2020/9849 E. , 2021/9362 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Davacı, ... Ltd. Şti"nin % 33 paya sahip ortağı olduğunu, yurt dışında yaşadığını, şirkete ait işlerin görülebilmesi amacıyla davalıya vekelet verdiğini, bilgisi ve izni dışında payının davalının eşine devredildiğini, karşılığında 16.500 TL alındığını, hissesine oranla bu bedelin çok düşük olduğunu ve kendisine ödenmediğini ileri sürerek öncelikle hissesinin gerçek değerinin tespit edilerek buna göre alacaklı olduğuna hükmedilmesini, bunun mümkün olmaması halinde 16.500 TL"nin 20/05/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; vekaletnameye aykırı bir iş yapmadığını, 20/05/2008 tarihinde davacının %33 payının eşi Dürdane Karaköse"ye devredildiğini ve hisse bedeli 16.500 TL"nin davacıya ödendiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/45235 Esas 2016/1496 Karar sayılı görev bozmasına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacının, 17/10/2007 tarihli vekaletname ile davalıya vekalet verdiği, vekaletnameye istinaden .... Ticaret Limited Şirketinde hissedar olan davacının %33"lük payının davalının eşi olan ..."e devredilmiş olduğu, bilirkişi raporları ile davalının devir sebebiyle davacıya yapmış olduğu iddia olunan ödemelerin dava ile ilgisi bulunmadığının belirlendiği, davalı tarafın vekil olarak davacının şirketteki payını satması sebebiyle bedelini ödediğini belgelemesi gerektiği, ispat edilemeyen ödemeler sebebiyle vekilin vekil edene karşı borcu bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 15.025,24 TL"nin 20/05/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle de davacının, davalının tanığına daha dinlenilmeden aralarında husumet bulunduğundan bahisle karşı çıktığının anlaşılmasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince, konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen davalarda vekalet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır.
Dava dilekçesi ile talep edilen miktar 16.500 TL olup, 15.025,24 TL alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece davanın kısmen reddine karar verildiğine göre, reddedilen 1.474,76 TL üzerinden davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti taktiri gerekirken, bu yönde olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nın 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasına 8. bent olarak “Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 1.474,76 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ifadesinin eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.