3. Hukuk Dairesi 2021/5258 E. , 2021/9371 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Davacı; 25/03/2004 tarihinde davalı ..."nın getirilmiş olduğu karakol içerisinde polis memuru..."ı darp ederek 5 gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği, davalı hakkında bu hususta Nevşehir Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/262 Esas sayılı dosyası üzerinden kamu davası açıldığını, ilgili mahkemenin 30/04/2004 tarihli ve 2004/347 Karar sayılı kararı ile davalının cezalandırılmasına karar verildiğini, bu karardan sonra, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat Komisyonun 06/10/2004 tarih 2004/686 sayılı kararı ile olayda yaralanan polis memuru..."a 2330 Sayılı Kanun gereğince 1.833,97 TL nakdi tazminat ödendiğini ileri sürerek; ödenen bu nakti tazminatın ödeme tarihinden (24/11/2004) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davacının talebinde haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.833,95 TL tazminatın 24/11/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 2011/1973 2011/5899 K. sayılı kararla; “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, davalı yanın haksız eylemi sonucu kamu görevlisinin zarar görmesi nedeniyle davacı tarafından 2330 sayılı yasa gereğince ödenen nakdi tazminatın rücuen ödettirilmesi istemine ilişkindir. Yargıtay HGK"nun 23.2.2000 gün ve 2000/4-103 Esas ve 124 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere davacı idarenin yaptığı ödeme nedeniyle zarar verene kusuru oranında rücu hakkı bulunmaktadır. Kamu görevlisinin zararı, haksız eylemin meydana geldiği tarihte gerçekleşmiş olup, davalının sorumluluğu da aynı tarihte başlayacağından tazminatın haksız eylem tarihindeki koşullar itibariyle belirlenmesi gerekir.
Somut olayda haksız eylemin 25.03.2004 tarihinde meydana geldiği, Nakdi Tazminat Komisyonu kararının ise 06.10.2004 tarihinde alındığı, bu kararın içeriğinden komisyon kararı tarihindeki en yüksek devlet memuru aylığı gözetilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Haksız eylem tarihindeki en yüksek devlet memuru aylığı esas alınarak tazminatın belirlenmesi gerekirken, mahkemece olay tarihinden sonra alınan komisyon kararı tarihindeki ölçütlere göre belirlenen tazminatın rücuen ödettirilmesine karar verilmesi bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozma kararı uyarınca bilirkişiden aldırılan ek rapor esas alınarak, davacının davasının kısmen kabulüne, 1.729,95 TL "nin olay tarihi olan 25/03/2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-"Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay"ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan ) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir." (Prof.Dr.Baki Kuru,Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737)
Somut olayda; davacı, dava konusu tazminatın ödeme tarihinden (24/11/2004) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasını talep etmiş, mahkemece, dava konusu tazminatın 24/11/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün sadece davalı tarafından temyiz edilmesi üzerinde yukarıda anılan gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece verilen ilk hüküm, davacı tarafından temyiz edilmediğinden hükmedilen faiz başlangıç tarihinin davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğu halde, mahkemece bu sefer dava konusu tazminatın davacı talebide aşılarak olayın meydana geldiği 25/03/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilene karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması, HUMK"nın 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde yer alan “25/03/2004” ifadesi çıkartılarak yerine "24/11/2004” ifadesi yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. Başkan