3. Hukuk Dairesi 2020/6400 E. , 2021/9374 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı iş mahkemesinde açtığı davada; 1977-20/10/2011 tarihleri arasında ... Apartmanında davalıya ait üç dairenin kapıcılık görevini yaptığını, emekli olduktan sonra da aynı binada çalıştığını, 20/10/2011 tarihinde asansörün kapısının geç açıldığı bahane edilerek davalı tarafından işten çıkarıldığını, işten çıkarıldığında herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek; kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, resmi ve hafta tatili çalışma alacağı ile yıllık izin alacağı olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, toplam 36.000 TL"nin hak kazanıldığı tarihten itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının apartmanda kapıcılık yapmadığını, kendisine ait şirketten 1999 tarihinde emekli olduktan sonra evinde hizmetli olarak çalıştığını, davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını, kendisinin yılın yaklaşık beş ayını Bodrum"da geçirdiğini, bu dönemde davalının çalışmadığını, çalıştığı günlerde 10.00-19.00 saatlerinde çalıştığını, davalı işinden kendi isteğiyle ayrıldığından ihbar tazminatını hak etmediğini, 1999 tarihinde emekli olduğunda kıdem tazminatının ödendiğini, ayrıca taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının yaptığı işlerin ağırlıklı olarak ev hizmeti olduğu, İş Kanunu kapsamında olmadığı, İş Kanunu"nda istisna olarak sayılan ev hizmetlerini yürüttüğü, davaya bakmaya genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı, davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12/10/2015 tarihli ve 2015/28322 Esas 2015/28127 Karar sayılı kararı ile onanmıştır.
Görevli asliye hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davacının Ulusal Bayram, Genel Tatil, Fazla Çalışma Ücreti ve Haftasonu Yıllık Tatil Ücretine ilişkin 16/01/2007 tarihinden öncesine dair taleplerinin 818 Sayılı BK"nın 126/3. maddesi gereğince zamanaşımı yönünden reddine, dava konusu çalışmanın İş Kanunu"na tabi bir çalışma olmadığı ve evde çalışmaya ilişkin olduğu, işbu çalışmanın geçtiği dönemin 818 Sayılı BK"nın 313 ve devamı maddelerine dayalı hizmet ilişkisinden kaynaklandığı, söz konusu Kanun"da kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına ilişkin hukuki bir düzenlemenin yer almadığı, İş Kanununda
düzenlenen iş bu haklara ilişkin talepler bakımından yasal dayanak bulunmadığı gerekçesiyle davacının, kıdem ve ihbar tazminatı istemlerinin usul yönünden reddine, davacının hafta sonu çalışmaları nedeni ile çalışılan işin niteliği gereğince tespit edilen ve tanık beyanlarında geçen ücret dikkate alınarak, hesaplanan yıllık ücretli izin alacağı,haftasonu tatili ücreti ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve fazla çalışma ücretine ilişkin istemlerin 16/01/2007 tarihinden sonrası için kısmen kabulü ile, bilirkişice yıllık ücretli izin hariç diğer talepler için tespit edilen miktarlarda takdiren %25 oranında hakkaniyet indirimi yapılmak sureti ile, hafta sonu tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti olarak 8.271,63 TL, fazla çalışma ücreti 2.981,40 TL, yıllık ücretli izin alacağı olarak, 24.632,50 TL olmak üzere toplam 35.885,53 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve özellikle temyiz edenin sıfatına göre; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde;
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT"nin 13. maddesine göre; (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir (2) Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmü yer almaktadır.
Mahkemece; davacının ihbar ve kıdem tazminatına ilişkin istemleri yönünden davanın reddine karar verildiğine göre, ıslah ile talep edilen ve mahkemece reddedilen 60.663,07 TL kıdem, 2.825,83 TL ihbar tazminatı yönünden davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin 7.333,77 TL nispi vekalet ücreti olması gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nın 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin (5) numaralı bendinde yazan "...usul yönünden reddedilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 1.980,00.TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 2.981,25.TL"nin..." ifadesinin çıkartılarak yerine "...davacının ihbar ve kıdem tazminatı talepleri yönünden davanın reddine karar verildiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi uyarınca hesaplanan 7.333,77 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 8.335,02 TL"nin ” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.