Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7928
Karar No: 2014/13455
Karar Tarihi: 20.10.2014

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/7928 Esas 2014/13455 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2014/7928 E.  ,  2014/13455 K.

    "İçtihat Metni"

    ....

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... . aleyhine 18/02/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 25/02/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 20/10/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    (M) (M)


    .....
    KARŞI OY YAZISI

    Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davaya konu edilen ve davacının yürüttüğü "... ....." adıyla bilinen soruşturmanın kamuoyunun ilgisi çektiği ve güncel olduğu kabul edilmekle birlikte yayında kullanılan başlık ve haberin içeriği gözetilerek, davacının fotoğrafı da verilerek yapılan yayın gerçek olmadığı gibi, davacıyı bir kesime hedef olarak göstermekte olup, davacının görevi ve ..... emsal uygulamaları karşısında davacının kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilerek, uygun bir miktar manevi tazminat hükmedilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan Dairemizin çoğunluğunun onama kararına katılmıyorum. 20/10/2014


    -/-
    ....

    Davaya konu yazılı yayının tarihi itibariyle ilgili sayfasında kullanılan başlık “TAHRİFATÇI SAVCILARA YARGITAY YOLU” biçimindedir. Haberin devamında ise “meslekten ihraç ve hapis cezası isteniyor” alt başlık olarak “evrakta tahrifat yaptı” başlığı kullanılarak “..... 3. Sulh Caza Mahkemesi. ….. sayılı kararını tahrif ettikleri” gibi tanımlamaların yer aldığı görülmektedir. Gerek manşet sayfasında gerek ise iç sayfada davacı ve diğer savcıların değişik cephelerden çekilmiş resimlerinin basıldığı görülmektedir. Davacı taraf yukarıda saydığımız manşet, alt manşet ve metin içindeki ifadelerin kişisel haklarına saldırı teşkil ettiğini ve ayrıca görüntüsünün yayınlanmasının (cumhuriyet savcısının ayrı ayrı resimlerinin basılmasının) kişisel haklarına saldırı teşkil ettiğini açıklayarak dava açmıştır. İlk derece mahkemesi kararında ana çizgi itibariyle basın özgürlüğüne dayanmış ve haberin güncel olduğu ve benzeri düşüncelerle davacı tarafın talebini reddetmiştir. Sayın çoğunluk ilk derece mahkemesi gerekçesinin yeterli olduğu esasıyla davanın reddine ilişkin kararın onanması yönünde görüş belirtmiştir. Sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılmamaktayım.
    1-“... .....” soruşturması sonucu itibariyle ucu siyasallara dayanan bu anlamda ne yazık ki savcı-yargıç teminatına aykırı baskıların (salt ülkemiz açısından) doğabildiği bir soruşturmadır. Yabancı ülkede mahkum olan bir kısım soruşturma sanıklarının bulunmasına rağmen ülkemizdeki soruşturmanın kapatılmış olması buna karşın yabancı ülkedeki soruşturmanın bir takım aşamalardan geçen dosyaların içeriğine göre soruşturma yapan Cumhuriyet Savcılarının yargılanmış olması sadece ibret verici olsa gerektir. Korkulan odur ki bu tür gelişmeler yerleşik bir gelenek haline dönüşmek üzeredir.
    2-İlk derece mahkemesinin gerekçesinde dayandığı basın özgürlüğüne ilişkin genel kurallar basın tarafından tersine kullanılamaz. Bu anlamda basın, örneğin delil üretemez. Basın sadece bir soruşturmanın açılmasını sağlamak üzere yayın yapabilir, işaret verebilir. Bu anlamdaki yayın dahi kanıt sayılamaz. Basın bu dosyada yabancı ülkede yargı önüne çıkarılan ve yargılama konusu yapılan bir suçun ülkemizde varsa uzantılarını soruşturma yapılmasını sağlamak için yayın yaptığı takdirde basın özgürlüğünü kullanmada iyi niyetlidir ve kamu yararını korumaktadır. Bu olayda ise durum bunun aksine olup soruşturmayı yapan savcılar öncelikle resimleri yayınlanarak hedef haline getirilmektedir. İkinci olarak yayın konusunda “tahrifatçı” tanımlaması bir cumhuriyet savcısı veya yargıç için telafisi mümkün olmayan bir suçlamadır. Öyle ki tahrifatçılık hukukumuzda halen yüz kızartıcı bir eylemdir. Ve ilgili Cumhuriyet Savcısının sırf bu soruşturmaya ilişkin bu itham konusu nedeniyle mahkumiyeti de söz konusu değildir. Cumhuriyet Savcısı olan davacının resmi yayınlanmamış olsaydı dahi "tahrifatçı savcı" tanımlaması davanın tam olarak kabulünü gerektiren bir saldırıdır. Böyle bir tanımlama ve resim yayınlamasının davacının mensubu olduğu yargı camiasında uğradığı moral tahribatının ilk derece mahkemesi yargıçlarını tam olarak değerlendirmesi gerekirdi. Bu saldırı nedeniyle davacının açtığı dava reddedildiğine göre davacı savcının eşi tahrifatçı bir savcının eşi, çocukları da tahrifatçı bir savcının çocukları konumundadır. Oysa bu cumhuriyet savcısı yukarıda niteliklerini belirttiğimiz bir soruşturmanın yapılmasında yer alan yargısal bir görevlidir.
    3-Üst hukuk sistemi olarak kabul ettiğimiz AİHM tatbikatının göz ardı edilmesi son derece yanlıştır. Ünlü “... ....” da İtalya’da mafya soruşturmasını yapan savcı ...... “kibirli” biri olarak suçlanmıştır. Kendisinin mahkeme kararıyla kazandığı tazminatın doğruluğu AİHM tarafından kararlaştırılmıştır. Zira AİHM göre ....’ye yapılan saldırı sadece ....elli’nin kişilik haklarına ilişkin olmayıp .....’nin önünde savunma yapacak olan başka insanların hukuksal güvenliğini de sarsan bir saldırıdır. Zira .... kibirli bir savcı ise onun önünde hak arayan insanlar kibirli bir savcının yanlış kararlar nedeniyle haklarına kavuşamayabilir. Bu neden saldırı doğrudan doğruya yargı otoritesinin tarafsızlığına bağımsızlığına ve yargıç güvencesine yapılan bir saldırıdır.

    -/-
    .....

    Somut olaya geldiğimizde “TAHRİFATÇI SAVCI” en azından onbinlerce soruşturma yapmış, en azından onbinlerce iddianame yazmış, onbinlerce sanığın lehine temyiz dilekçeleri yazmış olabilir. Basının tahrifatçı savcı nitelemesini kabul ettiğimiz takdirde veya bir savcıyı “tahrifatçı” kabul ettiğimiz takdirde günümüzde de ayan beyan görüldüğü gibi yüzbinlerce karara imza atan yargıç ve cumhuriyet savcısının bu kararlarının “tahrifatçı” olmaları nedeni ile büyük bir şaibe doğacaktır. Bu durumda sarsılan sadece o savcının itibarı mıdır, yoksa yüzbinlerce kararın üreticisi olan yargı otoritesi midir.?
    4-Yargıç veya savcı eleştiriden elbette muaf değildir. Kusurlu soruşturma teknikleri uygulayan bütün savcılar basın tarafından eleştirilmelidir. Suç işliyorsa yargılanmasının önü açılmalıdır.Bu tür noktaları basın haber-eleştiri-yorum konusu yapabilir. Ancak hiçbir haber-eleştiri-yorumun “aşma” oluşturmaması gerekir. Basın “tahrifat ile suçlanan savcılar” dememektedir. Savcıların doğrudan tahrifatçı olduğu yönünde bir yargı belirtmektir. Bu eylem basın özgürlüğü kapsamında değildir. Bütün bunlar davanın kabulünü gerektirmektedir.
    5-Basının “aşması” somut olayda sırf davacı yönünden değerlendirildiğinde çok yoğundur. Bu soruşturmaya ilişkin olmak üzere aynı davalının seri haber-eleştiri yorum yayınlarında haber verme kamu görevini aştığı anlaşılmaktadır. Örneğin her yayında resim basma ve her yayında evrakta tahrifat tanımlamalarının yapılmış olması davanın kusurunun yoğunluğunu gösterir. Bu kusurun yoğunluğu basın özgürlüğünü kullanma anlamında kötü niyetliliği ele verir, moral tahrifatını artırır, hedef göstermede devamlılık getirir. Bir başka yönüyle de amaç aynı tanımlamalar ile yayın yapmak ve sürekli hedef göstermek yürütülen bir adli soruşturmayı etkilemektir. Bu nedenle basının “aşma” çizgisinin hukuk önünde sorgulanamayacağı hale gelmesi basın özgürlüğünün gün gelip ..... anlamında tetikçiliğe dönüşebilmesine yol açacaktır. Konu bu anlamda da değerlendirildiğinde özellikle AİHM kriterleri yönünden bakıldığında davacının kişilik hakları yönünde ne denli saldırı altında olduğunu saptamak gerekir.
    Bu nedenle sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 20/10/2014








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi