1. Hukuk Dairesi 2019/806 E. , 2021/1524 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince de davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 02.03.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ...geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..."ın maliki olduğu 124 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akdi ile, 113 ada 39- 118 ada 20 - 155 ada 69 - 166 ada 194 - 131 ada 97 - 155 ada 70 ve 113 ada 37 parsel sayılı taşınmazlarını ise satış göstermek suretiyle tek erkek torunu olan davalıya devrettiğini, yapılan tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, ekonomik durumunun iyi olduğunu, satış yolu ile kendisine devredilen taşınmazların bedelini murise ödemek suretiyle satın aldığını, ayrıca murisin hasta ve bakıma muhtaç olduğunu, her türlü bakım ve gözetimi ile kendisinin ilgilendiğini, tenkis talebi yönünden hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların davalıya temlikine ilişkin işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1912 doğumlu mirasbırakan ...’ın 01.01.1994 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak 2014 yılında ölen kızı ...’den olma davacı torunları ..., ... ve ..., davalı torunu ... ile dava dışı kızı ...’nin kaldıkları, murisin adına kayıtlı (eski 1941 ve 1942 parsel) yeni 124 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlarını 17.08.1982 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile, (eski 2329 ve 1672 parsel) yeni 155 ada 70 ve 131 ada 97 parsel sayılı taşınmazlarını 08.05.1992 tarihli, (eski 687 parsel) yeni 118 ada 20 parsel sayılı taşınmazını 23.08.1990 tarihli, (eski 1582 ve 1336 parsel) yeni 166 ada 194 ve 155 ada 69 parsel sayılı taşınmazlarını 23.10.1991 tarihli, (eski 238 parsel) yeni 113 ada 39 parsel sayılı taşınmazını 06.09.1989 tarihli satış işlemleri ile davalı torunu ...’ye temlik ettiği, yine mirasbırakanın maliki olduğu (eski 236 parsel) yeni 113 ada 37 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını ise 01.10.1991 tarihli satış işlemi ile dava dışı kızı ...’ye devrettiği , aynı taşınmazdaki dava dışı ... adına kayıtlı olan diğer ½ payın ise 10.11.1992 tarihli satış işlemi ile dava dışı ...’ye devredildiği, böylece taşınmazın tamamına malik hale gelen ...’nin ise söz konusu taşınmazın tamamını 23.12.1994 tarihinde satış yolu ile davalı ...’ye temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle dava konusu 155 ada 70- 131 ada 97- 118 ada 20- 166 ada 194 - 155 ada 69 ve 113 ada 39 parsel sayılı taşınmazların muris tarafından davalıya satış yolu ile devrine ilişkin işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak söz konusu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,
Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614)
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK19m). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mameleğine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olayda, davalı ...’ye muris tarafından ölünceye kadar bakma akdi ile devredilen 124 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların temlik tarihinin, diğer taşınmazların devir tarihinden farklı olduğu, bu taşınmazlar yönünden mirasbırakanın temlikteki asıl amacının mirasçılardan mal kaçırmak değil, gerçekten de bakılmak amacı ile yapıldığı, mirasbırakan tarafından kendisine bakılmadığına yönelik bir iddiada bulunulmadığı gibi davacı tanıklarının dahi mirasbırakana davalının baktığını beyan ettikleri gözetilerek söz konusu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, çekişme konusu 113 ada 37 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan tarafından, maliki olduğu 1/2 payın dava dışı ...’ye, ondan da davalı ...’ye devredildiği gözetilmeksizin, dava dışı ... tarafından temlik edilen diğer ½ payın da kabul kapsamına alınarak, söz konusu taşınmazın tamamı yönünden kabul kararı verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalının değinilen yönler itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK"nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.