3. Hukuk Dairesi 2015/19937 E. , 2017/6099 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile internet aracılığıyla tanıştığını, kendisinin de mutsuz evliliği nedeniyle davalıyla arkadaşlıklarının ilerleyerek görüşmeye başladıklarını, davalının evlenmek istediğini belirttiğini, daha sonra davalının evli olduğunu öğrendiğini, eşinden boşanması için kendisinden para istediğini, para verdiği takdirde boşanıp evleneceklerine ikna ettiğini, banka hesabından para çekerek davalının hesabına 25.000,00 TL aktardığını, davalının boşanması için bir defa daha para istediğini, 05/06/2009 tarihinde 4.266,00 TL daha gönderdiğini, paraları alan davalının gelmez olduğunu ve kayıplara karıştığını, hile ile dolandırıldığını belirterek 29.266,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının iddialarının doğru olmadığını, kendisinden ekonomik anlamda faydalanmaya çalıştığını, davacının ödemeleri kendisine yaptırdığını, yapılan harcama var ise de gönül ilişkisi kapsamında yapıldığını, davacının ortak hayat kurma iradesiyle baskı altında kalmadan yaptığı harcamaları talep etmesinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; manevi tazminat istemine ilişkin davanın reddine, alacak davasının kısmen kabulü ile 27.166,40 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 2014/3218 esas 2014/10449 karar sayılı ilamıyla “10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması hali bozma nedeni oluşturmaktadır. Anılan içtihadı birleştirme kararı gereğince, kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre mahkemece bu hususlar gözönünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmelidir. Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra bu kez taraflar arasında gönül ilişki yaşandığı, davacının davalıya para verdiği, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre
davalının aldıklarını iade etmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 27.166,40 TL’nin dava tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının, davalının evli olduğunu öğrendiği, ilişkisini sürdürdüğü gibi boşanmasını temin etmek için davalıya para verdiği, başlangıçta davacının da evli olduğu gerekçesiyle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak kişinin davranış özgürlüğü, hukuk ve genel ahlak kuralları ile sınırlıdır. Evliliğin tarafların ortak ve hür iradeleri Medeni Kanun’un belirlediği ilkeler çerçevesinde yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Medeni Kanun ve diğer kanunlarda evliliği temin maksatlı diğer tarafın boşanmasına yönelik bir bedelin istenebileceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu ad altında ödenen paranın genel ahlaka ve kamu düzenine aykırı olduğu belirgindir. Genel ahlaka ve kamu düzenine aykırı olarak ödenen parada eksik borç niteliğindedir ve dava yoluyla talep edilemez.
Somut olayda; her iki tarafında evliyken birbiriyle görüşmeye başladıkları, davalının boşanmasını sağlamak için davacı tarafından davalıya para gönderildiğini iddia edildiği, davalının da gönül ilişkisi nedeniyle davacının harcama yaptığını savunduğuna göre mevcut ödemelerin genel ahlaka, kamu düzenine aykırı olduğu ve eksik borç niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece, davacı tarafından davalıya yapılan ödemelerin eksik borç niteliği taşıdığı belirlenmekle, davanın tamamen reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.