4. Hukuk Dairesi 2020/1821 E. , 2021/1395 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl ve birleşen davada davacı ...Et ve Et Mamulleri Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 19/07/2013 ve 02/08/2013 günlerinde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle icra takibinin iptali ve sıra cetveline itiraz istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/09/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyanın incelenmesinde; davalılardan ...’a gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, ancak anılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2. maddesinde "gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." şeklinde düzenleme mevcuttur.
Tebligat Kanunu 35. maddesinde ise " ...kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Anılan kanun maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için öncelikle ilgiliye usulüne uygun şekilde bir tebligat yapılması, ilgilinin adresini değiştirmiş ve yeni adresini bildirmemiş olması ve ilgilinin adres kayıt sisteminde kayıtlı adresinin bulunmaması gerekir. Ancak davalılardan ...’ın adres kayıt sisteminde kayıtlı adresinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Şu durumda; davalılardan ...’ın adres kayıt sisteminde kayıtlı olan adresine usulüne uygun şekilde gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin tebliğinin sağlanması ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere yeniden Yargıtaya gönderilmesi için dosyasının mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
2) Davalılardan ...’a gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi gereğince muhtara tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasında muhatabın işe ve çarşıya gittiği bilgisini veren komşunun adının yazılmadığı, yalnızca “2.dairedeki komşusu” ve “no:6’daki komşusu” şeklinde belirleme yapıldığı, dolayısıyla tebliğlerin usulsüz olduğu görülmektedir.
Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun benzer bir olaya ilişkin 22/12/2004 gün, 2004/12-765 esas, 2004/730 karar sayılı kararında; beyanda bulunan komşunun açık kimliğinin tebliğ mazbatasında gösterilmediği durumda, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği, fakat bulamadığı hususunun belgelenmediği, yapılan işlemin tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kaldığı belirtilmiştir.
Somut olayda; davalılardan ...’a çıkarılan tebligat mazbatalarında, muhatabın işte ve çarşıda olduğu bilgisini veren şahsın ismi belirtilmemiştir. Şu durumda; anılan Kanun ve Yönetmelik hükümleri ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca;
gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davalılardan ...’a usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek, yasal temyiz süresi beklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtaya yeniden gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1 ve 2) numaralı bentlerde açıklanan şekilde işlem yapılıp eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a yeniden gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 24/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.