3. Hukuk Dairesi 2021/5250 E. , 2021/9386 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 05/10/1998 tarihli gayrımenkul devir ve ferağ sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereğince, 3356 parsel sayılı taşınmaz ile parselin önünde bulunan yol fazlasının tevhit şartı ile taşınmazın tamamının 100 pay kabulü ile 60 payın kendisine satış ve devrinin yapılacağının hüküm altına alındığını, davalının 329 metrekare yüzölçümlü taşınmazın %60"ı olan 197,40 m2"lik kısmı devrettiğini fakat tevhit şartlı yerin %60"ı olan 33,60 metrekare yol fazlası yeri devir ve ferağ etmediğini, daha sonra yeni imar düzenlemesi ile bu yerden şartın kaldırıldığını, bu nedenle ifanın imkansız hale geldiğini, sözleşme ile kararlaştırılan tüm bedeli ödediğini, devri alınamayan 33,60 m2"lik kısma ilişkin ödediği 139.636,36 USD"nin iadesinin gerektiğini, bu nedenle davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptalini ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında 05/10/1998 tarihli Gayrimenkul Devir ve Ferağ Sözleşmesinin düzenlendiği, davacı tarafın kesinleşen mahkeme kararları uyarınca 13.636,36 USD alacağı takip konusu yaptığını, sözleşme tarihi ile takip tarihi arasında on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davanın ve davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 08/04/2019 tarihli ve 2018/2785 Esas 2019/3112 Karar sayılı kararla; on yıllık zamaaşımı süresinin henüz dolmadığı, davacının taşınmaz satım bedelini ödediği tarihte sebepsiz zenginleşmenin meydana geldiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece, davanın kısmen kabulüne, takip dosyasında 139.636,36 USD karşılığı 196.887,26 TL (istenen taleple bağlı kalınan) asıl alacak ve asıl alacağa takipten sonra %9 işleyecek yasal faiz üzerinden davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, işlemiş faiz üzerinden itirazın iptali talebinin reddine, asıl alacak üzerinden %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1)Dava; davacının tevhit şartlı yol fazlası bakımından ödediği bedelin davalının devir edimini yerine getirmemesi nedeniyle iadesi talebine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 26. maddesinde yargılamaya hakim olan ilkelerden “taleple bağlılık ilkesi” düzenlenmiş olup buna göre Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Yine aynı kanunun 297. maddesi uyarınca mahkeme tarafından hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında açık ve tereddüte yol açmayacak şekilde karar verilmesi gerekir.
TBK"nın 99/3 (BK"nın 83/3) maddesi; "Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir." hükmünü içermektedir.
HGK"nın 10/04/2013 tarihli 2012/12-1072 E. 2013/496 K.sayılı kararında da açıklandığı üzere; "alacaklının, Borçlar Kanunu"nun 83 ve TTK"nın 623. maddesi uyarınca seçimlik hakkını, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılması yönünde kullanması halinde, dava konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, alacaklı, bu alacağa 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz isteyebilir."
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine 23/05/2014 tarihinde 196.887,26 TL asıl alacak (139.636,36 USD karşılığı) ve 321.632,87 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 518.520,13 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, borcun sebebi olarak; 33,60 m2 lik alanın bedeli ödenmesine rağmen borçlu tarafından alacaklıya devredilmemesi nedeniyle bu alan için ödenen 139.636,36 USD nin Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin dava tarihi olan 12/06/2003 tarihinden itibaren gecikme faizi ile birlikte tahsili olduğu, dava dilekçesi ile de açıkça 139.636,36 USD nin talep edildiği, sadece harca esas değerin belirlenmesi için icra dosyasına 12/06/2003 tarihli kuru üzerinden TL olarak belirtildiği, buna göre davacının döviz cinsinden olan alacağının fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ödenmesini istediği gözetilerek hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile döviz cinsinden alacağın takip tarihinde belirtilen miktarı üzerinden takibin devamına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre; davacının diğer, davalının tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK"nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer, davalının tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.