3. Hukuk Dairesi 2015/19751 E. , 2017/6167 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; tarafların....1. Aile Mahkemesinin 2006/1138 esas 2006/1129 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, 3 çocuklu davacı için müvekkili aleyhine toplam 2.000 TL nafakaya hükmedildiğini, nafaka borçlarının fazla ödenmesine rağmen davalı tarafından icra takibi yapıldığını ileri sürerek, borçlu olmadığının tesbiti ile fazla ödenen miktarın istirdatını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibe konu asıl alacağın müvekkiline ödenmediğini, boşanma protokolünde davacının, ortak çocuklar ve müvekkil için hem nafaka hem de çocukların eğitim giderlerini ödeyeceğinin düzenlendiğini, ödeme listesi incelendiğinde 2.000 TL ödenmesi gereken aylık nafaka yatırıldıktan sonra aynı ay içerisinde farklı miktarlarda açıklaması olmayan ödemelerin müşterek çocukların eğitim gideri olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davacının....1 İcra Müdürlüğünün. 2012/5049 takip sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takip dosyası nedeniyle ödenen miktarın istirdadi kabil olduğundan aynen davacı tarafa iadesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Somut olayda; tarafların....1. Aile Mahkemesinin 2006/1138 Esas, 2006/1029 Karar sayılı ilamı ile boşanmalarına karar verilerek, dava tarihi olan 15.11.2006 tarihinden geçerli olmak ve karar kesinleştikten sonra davalı kadın için yoksulluk nafakası, müşterek çocuklar için iştirak nafakası olarak devam etmek üzere toplam 2.000 TL tedbir nafakasına hükmedildiği ve hükmün 22.11.2006 tarihinde kesinleştiği, davalının bu karara istinaden....1. İcra Müdürlüğünün 2012/549 takip sayılı dosyasıyla 8.500 TL asıl alacak ve 4.227,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.727,88 TL miktar üzerinden davacıya karşı takip talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda; davacı tarafından davalının banka hesabına yapılan tüm ödemeler toplanarak, davacı tarafından davalıya toplam 131. 860 TL ödeme yapıldığı, bunların 20.135 TL’sinde nafaka açıklaması bulunduğu, davalı tarafından icra dosyası ile 8.500 TL asıl alacak için takip yapıldığına göre, davalının davacının açıklama yapmaksızın yaptığı ödemelerin büyük çoğunluğunun nafakaya mahsuben yapıldığını kabul ettiği belirtilerek davacı tarafından davalıya 860 TL fazla ödeme yapıldığı bu durumda icra dosyasında borçlu bulunmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya aittir. Davalı alacaklı, davacı borçludan, alacağının bulunduğunu ispat etmekle mükelleftir. Ancak, davacı borçlu aralarındaki hukuki ilişkiyi ve bundan kaynaklanan borcunun olduğunu kabul edip, bu borcun herhangi bir sebep ile son bulduğunu ileri sürüyor ise, ispat yükü davacı borçluya geçecektir.
Tanık olarak dinlenen müşterek çocuk ...., özel ders almaları gerektiğinde veya herhangi bir ihtiyaçları olduğunda davacının onayını aldıktan sonra harcamalarının anneleri tarafından karşılandığını, davacının daha sonra davalının banka hesabına bu harcamalara ilişkin para yatırdığını beyan etmiş, diğer tanık ... de bu yönde beyanda bulunmuştur.
Davacı tarafından; müşterek çocukların eğitim ve benzeri giderlerine ilişkin olarak, bu takip tarihinden önce nafakaya mahsuben ödendiğine dair açıklama bulunmadan yaptığı ödemelerin nafakaya mahsuben yapıldığı kabul edilemez. Zira, davacı baba, TMK"nın 327/1.maddesi gereğince; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderleri karşılamak zorundadır. Ayrıca, yapılan bu ödemeler ahlaki bir görevin yerine getirilmesi niteliğindedir. Kaldı ki, davacı boşanma protokolü ile de; müşterek çocukların eğitim giderlerini temin etmeyi üstlenmiştir.
Ancak, davacının banka kanalıyla ve atm yoluyla davalı tarafa gönderdiği bir kısım ödemelerin bulunduğu, dosyaya ibraz edilen belgelerden anlaşılmakta olup, bunların nafakaya mahsuben yapılıp yapılmadığı tespit edilmelidir.
Yapılan bu ödemelerde; açıkça “nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair bir açıklama” mevcut bulunduğu takdirde nafaka borcunun hesabında dikkate alınması, aksi taktirde yapılan ödemelerin ahlaki bir görevin yerine getirilmesi niteliğinde olduğu kabul edilerek borcundan mahsup edilmemesi gerekmektedir.
Öyle ise, mahkemece; bu ilkeler esas alınarak, davacı tarafından takip tarihine kadar banka havalesi ve ATM kanalıyla yapılan ödemelerin nafakaya mahsuben yapılıp yapılmadığına dair belgelerin araştırılarak tespit edilmesinden sonra, uzman bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucunda, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.