Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/16894
Karar No: 2014/13560
Karar Tarihi: 21.10.2014

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2013/16894 Esas 2014/13560 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2013/16894 E.  ,  2014/13560 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 07/05/2013
    NUMARASI : 2009/523-2013/404

    Davacı E.. Ö.. vekili Avukat A. D. tarafından, davalı C. İnş. Mad. Denizcilik Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine 26/11/2009 gününde verilen dilekçe ile tespit, el atmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 07/05/2013 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 23/09/2014 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat Hatayi Şeker geldi, karşı taraftan davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
    Dava, davalı şirketin kuvarsit madeninin taşımacılığı şeklinde yaptığı madencilik faaliyeti sırasında, çevrenin kirletilmesine yol açtığı iddiasına dayalı tespit, el atmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya kapsamından, davalı şirketin kuvarsit madeninin nakliyesi işini yaptığı, bu amaçla Silifke Mal Müdürlüğü’nden balıkçı barınağının bir kısmını, konveyör yükleme bandı ve gemi yanaşma yeri olarak kiraladığı, maden ocağından kamyonlar aracılığı ile getirilen kuvarsit madeninin balıkçı barınağında bulunan ve davalı şirket tarafından yapılan 230 metre uzunluğunda ve üzeri beyaz branda ile kapalı konveyör yükleme bandının başlangıç bölümüne döküldüğü ve bu bant vasıtasıyla madenin gemilere yüklendiği, konveyör yükleme bandının üzerine dökülen hammaddenin yaklaşık 230 metre ilerleyerek yol sonunda konveyör bant ve pompalar yardımıyla 10-15 metre yükseklikten gemi içi alana depo edildiği, bu nakliye işlemi sırasında çevre kirliliğine neden olunduğundan bahisle eldeki davanın açılarak; çevre kirliliğine neden olunduğunun tespiti, davalının faaliyetinin durdurulması ve yükleme işleminde kullanılan sistemin yıkımının talep edildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkeme, davalının balıkçı barınağında çevre kirliliğine yol açtığının tespiti ile davalının faaliyetinin menine, çevre kirliliğinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması durumunda davalı şirketin faaliyetinin devam etmesinde çevre ve insan sağlığı açısından herhangi bir sakıncasının olmaması ve ayrıca davacının, davalı şirket tarafından yapılan
    kuvarsit madeninin gemiye yüklenmesini sağlayan konveyör yükleme bandının yıkımını istemesinde hukuki yararının bulunmamasını dikkate alarak, yıkım konusundaki talebinin reddine karar vermiştir.
    2872 sayılı Çevre Kanunu 3/1-b bendinde “Çevrenin korunması, bozulmasının önlenmesi ve kirliliğinin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette Bakanlık ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları birlikte iş yaparlar” hükmü düzenlenmiştir. Aynı yasanın 9. maddesinde (b fıkrası) çevrenin korunmasına ilişkin önlemlerin Bakanlıkça yönetmelik çıkarılarak alınacağı belirtilmiştir. Faaliyet nedeniyle çevreye olumsuz etkilerin kontrol altına alınmasına ilişkin önlemler, 11. maddeye göre yine Bakanlıkça alınır. 12. maddeye göre; Çevre Kanunu hükümlerine uyulup uyulmadığının denetlenmesi ve bu denetlemeye ilişkin usul ve esaslar yine Bakanlıkça belirlenecektir. 15. maddede faaliyet durdurulması hususunun yine açıkça Bakanlığın yetki ve görev kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Yasa, çevre kirliliği veya zararların doğması halinde ne tür yaptırımların uygulanacağını 20 ve 24. maddelerinde açıklamış, idarî yaptırım kararlarını verme yetkisini yine Bakanlığa bırakmıştır.
    Somut olayda; davacı davalı şirketin çevreye zarar verdiğinin tespitini ve davalının faaliyetinin durdurulmasını, bunun yanında söz konusu sistemin yıkılmasını istemektedir.
    Çevre hukukunun en önemli ilkesi katılımcılık ilkesidir. Bu ilke yasada da hüküm altına alınmıştır. Bu ilkeye göre kuşkusuz davacı, çevreye zarar veren bir olgunun varlığını ihtar edebileceği gibi, mahkeme aracılığıyla da tespitini isteyebilir. Mahkemenin davacının tespit talebini kabul etmesi yerindedir. Mahkemenin, sistemin yıkılmasına ilişkin talebin reddi hakkındaki kararı, sonuç itibariyle doğru olmakla birlikte; davacının hukuki yararının olmaması esasına dayanmamalıdır. Zira söz konusu işletmenin, ruhsat ve resmi izinler ile yönetsel bir karara dayanan faaliyetinin durdurulması, iş yerinin kapatılması, iş yerinin sökülmesi vb., tıpkı izin vermede olduğu gibi ancak yönetsel tercihlere konu olabilir. Bu alanda kuşkusuz davacının, faaliyetin durdurulması ve yıkıma ilişkin talepleri, ancak idarece gerçekleştirilebilir. Haklı nedenler bulunduğu halde, idarece bu tür talepler de reddedildiğinde, uyuşmazlığın idari yargıda değerlendirilmesi söz konusu olabilir. Bu nedenle; hem Çevre Kanununda benimsenen genel ilkeler, hem yukarıda yazılan yasal hükümler karşısında; mahkemece idareyi işlem yapmaya zorlayıcı hüküm kurulamaz. Mahkemece, davalı şirketin çevre kirliliğine yol açtığının tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekirken, davalının faaliyetinin menine de karar verilmiş olması doğru değildir. Açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi