3. Hukuk Dairesi 2015/18586 E. , 2017/6209 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet bedeli ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı-karşı davalı vekili, dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanında; tarafların 14.04.2013 tarihinde nişanlandıklarını, müvekkilinin 08.06.2014 tarihi için düğün salonunu tuttuğunu, hazırlıklar yaptığını, kuaför için kapora para yatırdığını, balayı için Anı Tur şirketine ücret yatırdığını, nişan hediyeleri aldığını, nişanda ziynet eşyaları takıldığını; ancak, 15.03.2014 tarihinde karşı tarafın kusurlu davranışları sonucu nişanın bozulduğunu iddia ederek; nişan hediyelerinin aynen iadesine, olmadığı taktirde bedeli olan 16.073 TL"nin nişan tarihi olan 14.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; ayrıca, 8.051,50 TL maddi tazminat ve 15.000 TL manevi tazminatın nişanlılık ilişkisinin bittiği 15.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanında; dava dilekçesindeki iddialarının aksine, davacı-karşı davalının evlenme akdi için verdiği sözleri tutmaması ve tutarsız davranışlar sergilemesi sonucu nişanın son bulduğunu; nişanın 16.03.2014 tarihinde davacı-karşı davalı tarafça atıldığını, nişan öncesinde müstakil bir ev sözü verilmesine rağmen bunun yerine getirilmediğini, sorumluluklarını yerine getirmeyen davacı-karşı davalının nişanı kendi kusuruyla bozduğunu; buna rağmen, zenginleşmek için tazminat talep ettiğini, müvekkilinin kendisine takılan tüm takıları davacı-karşı davalı tarafa iadeye hazır olduğunu, takıların değerlerinin fazla gösterildiğini, maddi tazminat taleplerini kabul etmediklerini, nişan için yapılan masrafların mutad hediye kapsamında olduğunu, iadesinin istenilemeyeceğini; davacı-karşı davalı, nişanın bozulmasında kusurlu olduğundan manevi tazminat talep edemeyeceğini; nişanın bozulmasından dolayı müvekkilinin üzüntü duyduğunu iddia ederek, davanın reddine, karşı davalarının kabulüne ve 20.000 TL manevi tazminatın 16.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 11 Gram altın ve bir adet omega saat bedeli olan 1.223,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte
davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya verilmesine, 01/07/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda nitelikleri, miktar ve değerleri belirtilen ziynet eşyasının davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı-karşı davalıya verilmesine; davacı-karşı davalı tarafın, 8.051,50 TL maddi tazminat ve 15.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin reddine; karşı davanın kısmen kabulüne, 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya verilmesine, davalı-karşı davacının fazla isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraflar vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkûm edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.
İİK"nun 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir.
Buna göre, mahkemece; hüküm altına alınan ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin hükümde ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakların infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu ‘01/07/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda nitelikleri, miktar ve değerleri belirtilen ziynet eşyasının davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı-karşı davalıya verilmesine’ şeklinde HMK"nın 297. maddesine aykırı hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle taraflar yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.