3. Hukuk Dairesi 2016/165 E. , 2017/6214 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, dava dilekçesiyle, davalının enerji nakil hattının elektrik kıvılcımının zemine düşmesi nedeniyle çıkan yangında, müvekkillerinin ürünlerinin yandığını; buna ilişkin olarak Viranşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/130 D. İş dosyası ile zarar tespiti yapıldığını 5.744,00 TL zararın tespit edildiğini, davalı kuruma bilirkişi raporunun tebliğ edildiğini, davalının bu rapora itiraz etmediğini, meydana gelen zarar nedeniyle davalı aleyhine Şanlıurfa 3.İcra Müdürlüğünün 2014/7915 esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını; ancak, borçlunun itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın haksız olduğunu, bu nedenlerle borçlunun haksız olan itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; bakım ve onarım işinin Edessa Firması tarafından yapılıp bakım ve onarım eksikliğinden dolayı dava açılacaksa Edessa Firması aleyhine açılması ve delil tespitinin de Edessa aleyhine yapılması gerektiğini; alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini, kendi lehlerine kötüniyet tazminatı verilmesini ve değişik iş dosyasının taraflarına tebliğ olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüyle Şanlıurfa 3. İcra müdürlüğünün 2014/7915 takip sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, alacak likit olmadığından icra inkâr tazminatının reddine karar verilmiş; hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK. nun 400-406. maddeleri (1086 sayılı HUMK.nun 368-374.maddeleri) gereğince, delil tespitinde, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir." Delil tespitinin konusunu maddi olaylar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen görüş taraflar lehine kazanılmış hak oluşturmaz. Diğer anlatım ile delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir.
Somut olayda, davacılar Viranşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/130 D. İş dosyasında 10.06.2014 tarihli keşiften sonra alınan tespit raporlarına dayanarak eldeki davayı açmışlardır. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; yokluklarında tespit yapıldığını, yokluklarında yapılan tespit raporuna göre karar verilemeyeceğini savunmuştur. Mahkemece ise, davalının bu yöndeki itirazları incelenip değerlendirilmeden tespit raporu hükme esas alınarak davada karar verilmiştir. İtiraza uğrayan delil tespiti raporuna itibar edilemez.
Delil tespiti isteyenin haklarını korumak için zorunluluk varsa veya acele hallerde mahkemece karşı tarafa tebligat yapılmadan delil tespiti yapılabilir, ancak bu durumda mahkemece delil tespiti tutanağının ve bilirkişi raporunun bir sureti derhal karşı tarafa tebliğ edilmelidir.
Dava öncesinde yaptırılan tespit dosyasında delil tespit tutanağı ve bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmemiştir. Davalı tarafa tebliğ edilmeyen delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporu esas alınarak hüküm verilemez.
Hal böyle olunca, mahkemece; davalının itirazları da gözetilmek suretiyle davacının uğradığı zararın kapsamı ve miktarının tespiti bakımından konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının sağlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile davalının yokluğunda yapılan ve tebliğ edilmeyen tespit dosyasında alınan bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.